İmmortalise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İmmortalise
İmmortalise, “ölümsüzleştirmek” anlamına gelir. Bir şeyi ya da birinin hatırasını sonsuza kadar yaşatmak için kullanılır.
Örnek cümleler:
- We want to immortalise our wedding day by taking lots of photos. (Düğün günümüzü bol bol fotoğraf çekerek ölümsüzleştirmek istiyoruz.)
- The statue immortalises the great leader of the nation. (Heykel, ülkenin büyük liderini ölümsüzleştiriyor.)
- The artist hopes to immortalise the beauty of the landscape in his painting. (Sanatçı, manzaranın güzelliğini tablosunda ölümsüzleştirmeyi umuyor.)
- The book has immortalised the memory of the famous poet. (Kitap, ünlü şairin hatırasını ölümsüzleştirdi.)
- The athlete’s record-breaking performance will be immortalised in history. (Sporcu, rekor kıran performansı tarihe ölümsüzleştirilecek.)
- The filmmaker wants to immortalise the story of the brave soldiers. (Film yapımcısı, cesur askerlerin hikayesini ölümsüzleştirmek istiyor.)
- The concert was recorded to immortalise the band’s last performance. (Konser, grubun son performansını ölümsüzleştirmek için kaydedildi.)
- The famous writer’s legacy is immortalised through his works. (Ünlü yazarın mirası, eserleri aracılığıyla ölümsüzleştirilir.)
- The painting has immortalised the moment when the couple first met. (Resim, çiftin ilk buluştuğu anı ölümsüzleştirdi.)
- The memorial was built to immortalise the victims of the tragedy. (Anıt, trajedinin kurbanlarını ölümsüzleştirmek için yapıldı.)
- The astronaut’s achievement was immortalised when he walked on the moon. (Astronotun başarısı, ayda yürüdüğünde ölümsüzleştirildi.)
- The song has immortalised the singer’s love for his hometown. (Şarkı, şarkıcının memleketine olan aşkını ölümsüzleştirdi.)
- The photograph has immortalised the moment when the team won the championship. (Fotoğraf, takımın şampiyonluğu kazandığı anı ölümsüzleştirdi.)
- The poet’s words have immortalised the beauty of nature. (Şairin sözleri, doğanın güzelliğini ölümsüzleştirdi.)
- The building was designed to immortalise the architect’s innovative ideas. (Bina, mimarın yenilikçi fikirlerini ölümsüzleştirmek için tasarlandı.)
- The film immortalises the true story of a hero who saved many lives. (Film, birçok hayatı kurtaran bir kahramanın gerçek hikayesini ölümsüzleştiriyor.)
- The historical monument immortalises the ancient civilization that lived in the
region. (Tarihi anıt, bölgede yaşamış eski medeniyeti ölümsüzleştiriyor.)
18. The artist wants to immortalise his mentor by creating a sculpture in his honor. (Sanatçı, onuruna bir heykel yaparak öğretmenini ölümsüzleştirmek istiyor.)
- The writer’s legacy was immortalised in the library named after him. (Yazarın mirası, onun adını taşıyan kütüphanede ölümsüzleştirildi.)
- The photograph immortalises the moment when the couple exchanged their vows. (Fotoğraf, çiftin yeminlerini değiştirdikleri anı ölümsüzleştiriyor.)
Hemen Yorum Yaz