İmmemorial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmmemorial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmmemorial Nedir?


İmmemorial, Fransızca kökenli bir kelime olup “anıtsal”, “unutulmaz” veya “tarihin en eski zamanlarına kadar uzanan” gibi anlamlara gelir.

Örnek Cümleler:


1. The castle had an immemorial beauty that fascinated everyone. (Kaledeki anıtsal güzellik herkesi büyüledi.)
2. This tradition has been passed down from immemorial times. (Bu gelenek immemorial zamanlardan beri aktarılmaktadır.)
3. The ancient ruins are a reminder of immemorial times. (Antik kalıntılar, immemorial zamanların bir hatırlatıcısıdır.)
4. The immemorial forests of this region are home to many endangered species. (Bu bölgenin anıtsal ormanları birçok tehlikede olan türün ev sahipliği yapmaktadır.)
5. The immemorial customs of their ancestors were still practiced by the tribe. (Atalarının anıtsal adetleri hala kabileden bazıları tarafından uygulanıyordu.)
6. The legend had been told for immemorial ages. (Efsane immemorial çağlardan beri anlatılıyordu.)
7. The immemorial charm of the old city still attracts tourists. (Eski şehrin anıtsal çekiciliği hala turistleri cezbediyor.)
8. The immemorial hymns of the church echoed through the cathedral. (Kilisenin anıtsal ilahileri katedralde yankılandı.)
9. The immemorial stones of the monument were weathered by time. (Anıtın anıtsal taşları zamanla yıprandı.)
10. The immemorial paintings in the museum were a testament to the art of the past. (Müzede bulunan anıtsal resimler, geçmiş sanatına dair bir kanıttı.)
11. The immemorial tales of the land were passed down from generation to generation. (Ülkenin anıtsal hikayeleri nesilden nesile aktarıldı.)
12. The immemorial wisdom of the philosopher was still relevant today. (Filozofun anıtsal bilgeliği bugün hala önemliydi.)
13. The immemorial ruins of the city were a reminder of its glorious past. (Şehrin anıtsal kalıntıları onun muhteşem geçmişine dair bir hatırlatıcıydı.)
14. The immemorial language of the tribe was a source of pride for its people. (Kabilenin anıtsal dili, halkı için bir gurur kaynağıydı.)
15. The immemorial songs of the sea were sung by the sailors as they set sail. (Denizin anıtsal şarkıları denize açılan denizciler tarafından söylenirdi.)
16. The immemorial traditions of the country were celebrated during the festival. (Ülkenin anıtsal gelenekleri festival sırasında kutlandı.)
17. The immemorial tales of the gods were told by the storyteller around the camp

fire. (Tanrıların anıtsal hikayeleri, anlatıcı tarafından kamp ateşi etrafında anlatılırdı.)
18. The immemorial architecture of the palace was admired by visitors from all over the world. (Sarayın anıtsal mimarisi dünyanın her yerinden ziyaretçiler tarafından hayranlıkla karşılandı.)

  1. The immemorial culture of the indigenous people was being threatened by modernization. (Yerli halkın anıtsal kültürü modernleşme tarafından tehdit ediliyordu.)
  2. The immemorial beauty of the natural wonder left the tourists in awe. (Doğal harikanın anıtsal güzelliği turistleri hayrete düşürdü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.