Husk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
HUSK
İngilizce anlamı: the dry outer covering of some fruits or seeds, especially wheat
Husk, buğday gibi bazı meyvelerin veya tohumların kuru dış kabuğudur.
- I need to remove the husk from the corn before I cook it. (Mısırı pişirmeden önce kabuğunu çıkarmam gerekiyor.)
- The husk of the coconut protects the fruit inside. (Hindistan cevizinin kabuğu içindeki meyveyi korur.)
- He fed the horses with some husks of oats. (Atları yulaf kabuklarıyla besledi.)
- She removed the husk from the hazelnut before eating it. (Fındığı yemeden önce kabuğunu çıkardı.)
- The farmer used the husks of rice as fuel for the fire. (Çiftçi, pirinç kabuklarını ateş yakmak için kullandı.)
- He picked up the corn husk and threw it away. (Mısır kabuğunu aldı ve attı.)
- The husks of the wheat were blown away by the wind. (Buğdayın kabukları rüzgarla uçtu.)
- She ground the corn husks into a fine powder. (Mısır kabuklarını ince bir toza öğüttü.)
- The husks of the soybeans were used as animal feed. (Soya fasulyesinin kabukları hayvan yemi olarak kullanıldı.)
- The husk of the pumpkin was thick and hard. (Kabak kabuğu kalın ve sertti.)
- He threw the peanut husks on the compost pile. (Fıstık kabuklarını kompost yığınına attı.)
- The husks of the barley were used to make tea. (Arpanın kabukları çay yapmak için kullanıldı.)
- The machine removed the husks from the coffee beans. (Makine kahve çekirdeklerinin kabuklarını çıkardı.)
- She collected the husks of the sunflower seeds to use as bird feed. (Ayçiçeği tohumlarının kabuklarını kuş yemi olarak kullanmak için topladı.)
- The husk of the almond is hard to crack. (Bademin kabuğunu çıkmak zordur.)
- He threw the husks of the wheat into the bin. (Buğdayın kabuklarını kutuya attı.)
- The husk of the sesame seed is thin and delicate. (Susamın kabuğu ince ve hassastır.)
- She peeled the husk off the garlic before chopping it. (Sarımsağın kabuğunu kesmeden önce soydu.)
- The husks of the cocoa beans were used to make mulch for the garden. (Kakao çekirdeklerinin kabukları bahçe için malç yapmak için kullanıldı.)
- The husk of the acorn is bitter and inedible. (Meşe palamudunun kabuğu acı ve yenilemez.)
HUSK (Devam)
- The husks of the corn cobs make great kindling for the fire. (Mısır koçanlarının kabukları ateş yakmak için harika tutuşturucu malzemedir.)
- She wrapped the potatoes in their husks and baked them in the oven. (Patatesleri kabuklarıyla sarıp fırında pişirdi.)
- The husk of the coconut is fibrous and can be used to make rope. (Hindistan cevizi kabuğu liflidir ve ip yapmak için kullanılabilir.)
- He ground the husks of the barley into a rough flour to make bread. (Arpa kabuklarını ekmek yapmak için pütür pütür un haline getirdi.)
- The husks of the oats were used as bedding for the animals. (Yulafın kabukları hayvanların yatağı olarak kullanıldı.)
- She stripped the husk from the corn and boiled the kernels. (Mısırın kabuğunu soydu ve taneleri kaynattı.)
- The husks of the buckwheat are used to make pillows and cushions. (Kara buğdayın kabukları yastık ve mindilere yapımında kullanılır.)
- He separated the rice grains from the husks using a special machine. (Özel bir makine kullanarak pirinç tanelerini kabuklarından ayırdı.)
- The husks of the lentils were discarded as they are not edible. (Mercimeklerin kabukları yenilebilir olmadığı için atıldı.)
- She mixed the husks of the wheat with water to make a paste for a face mask. (Buğdayın kabuklarını suyla karıştırarak bir yüz maskesi için macun yaptı.)
Hemen Yorum Yaz