Hollow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Hollow (çökük, oyuk, boş)
Hollow kelimesi çeşitli anlamlara gelmektedir. İşte bu kelimenin cümle içinde kullanımına örnekler:
- She found a hollow in the tree. (Ağacın içinde bir oyuk buldu.)
- The sound echoed in the hollow. (Ses çukurda yankılandı.)
- His cheeks looked hollow after he lost weight. (Kilo kaybettikten sonra yanakları oyuk görünüyordu.)
- The animal’s eyes were sunken and hollow. (Hayvanın gözleri çökük ve boştu.)
- The road led them through a hollow. (Yol onları bir çukurun içinden geçirdi.)
- The box felt hollow when I picked it up. (Kutu kaldırdığımda içi boş hissettirdi.)
- The old house had a hollow, eerie feeling to it. (Eski evin içinde boş, ürkütücü bir his vardı.)
- She hollowed out the pumpkin to make a jack-o-lantern. (Balkabağını oyarak cadılar bayramı lambası yaptı.)
- The singer’s voice sounded hollow in the empty auditorium. (Şarkıcının sesi boş salonda yankılandı.)
- The children played in the hollow of the big tree. (Çocuklar büyük ağacın çukurunda oynadılar.)
- The vase had a hollow center. (Vazoda boş bir merkez vardı.)
- The bone was hollow and filled with marrow. (Kemik boş ve ilikle doluydu.)
- The car’s tires made a hollow sound on the dirt road. (Arabanın lastikleri toprak yolda boş bir ses çıkardı.)
- The team found shelter in a hollow between two hills. (Takım iki tepe arasındaki bir çukurda barınak buldu.)
- The old man had a hollow, hacking cough. (Yaşlı adamın boş, öksürük sesi vardı.)
- The cookie was hollow inside. (Kurabiye içi boştu.)
- The cave was dark and hollow. (Mağara karanlık ve boştu.)
- The hat had a hollow crown. (Şapkanın boş bir tacı vardı.)
- The hollow of her neck was delicate and beautiful. (Boynunun oyuk kısmı narin ve güzeldi.)
- The wind whistled through the hollow of the abandoned building. (Rüzgar terkedilmiş binanın boşluğundan üflüyordu.)
- The acorn was hollow and had a small insect inside. (Meşe palamudu boştu ve içinde küçük bir böcek vardı.)
- The knight’s armor had a hollow space for the chest plate. (Şövalyenin zırhının göğüs plakası için boş bir alanı vardı.)
- The basketball bounced off the rim and into the hollow of the net. (Basketbol potasının çemberinden sekti ve ağın boşluğuna düştü.)
- The artist carved a beautiful design into the hollow of the wooden bowl. (Sanatçı ahşap kâsenin boşluğuna güzel bir desen oydu.)
- The abandoned factory had many hollow rooms and corridors. (Terkedilmiş fabrikada birçok boş oda ve koridor vardı.)
Hemen Yorum Yaz