Hobnob With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hobnob With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hobnob İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Samimi bir şekilde sohbet etmek, dostane bir şekilde vakit geçirmek.

  1. We often hobnob with our neighbors on weekends. (Komşularımızla sık sık hafta sonları dostça vakit geçiririz.)
  2. The celebrities hobnobbed with each other at the after-party. (Ünlüler after partide birbirleriyle samimi bir şekilde sohbet ettiler.)
  3. The CEO was hobnobbing with his employees at the company picnic. (CEO, şirket pikniğinde çalışanlarıyla samimi bir şekilde sohbet ediyordu.)
  4. I’m not one to hobnob with the rich and famous. (Ben zengin ve ünlü insanlarla samimi bir şekilde vakit geçirenlerden değilim.)
  5. She hobnobs with the political elite. (O, siyasi elitlerle samimi bir şekilde sohbet ediyor.)
  6. The diplomats hobnobbed at the embassy reception. (Diplomatlar büyükelçilik resepsiyonunda birbirleriyle sohbet ettiler.)
  7. He hobnobs with the intellectuals in the city. (O, şehirdeki entelektüellerle samimi bir şekilde vakit geçiriyor.)
  8. The businessmen were hobnobbing at the conference. (İş adamları konferansta birbirleriyle samimi bir şekilde sohbet ediyorlardı.)
  9. She enjoys hobnobbing with people from different cultures. (O, farklı kültürlerden insanlarla samimi bir şekilde vakit geçirmekten keyif alıyor.)
  10. The students were hobnobbing in the school courtyard during their break. (Öğrenciler aralarındaki arada okul avlusunda samimi bir şekilde sohbet ediyorlardı.)
  11. I don’t like to hobnob with people who are always negative. (Sürekli negatif olan insanlarla samimi bir şekilde vakit geçirmeyi sevmem.)
  12. The politicians hobnobbed at the political fundraiser. (Politikacılar siyasi bağış toplantısında birbirleriyle sohbet ettiler.)
  13. She was hobnobbing with the fashionistas at the fashion show. (O, moda gösterisinde moda tutkunlarıyla samimi bir şekilde vakit geçiriyordu.)
  14. The artists hobnobbed at the art gallery opening. (Sanatçılar sanat galerisi açılışında birbirleriyle sohbet ettiler.)
  15. He enjoys hobnobbing with his colleagues after work. (İşten sonra meslektaşlarıyla samimi bir şekilde vakit geçirmekten keyif alıyor.)
  16. The musicians were hobnobbing at the music festival. (Müzisyenler müzik festivalinde birbirleriyle samimi bir şekilde sohbet ediyorlardı.)
  17. She doesn’t like to hobnob with people who are dishonest. (Dürüst olmayan insanlarla samimi bir şekilde vakit geçirmeyi sevmez.)
  18. The actors hobnobbed at the film premiere. (Oyuncular film prömiyerinde birbirleriyle sohbet et
  1. The philanthropists were hobnobbing at the charity event. (Hayırseverler hayır etkinliğinde birbirleriyle samimi bir şekilde sohbet ediyorlardı.)
  2. He prefers to hobnob with people who have similar interests as him. (O, kendisiyle benzer ilgi alanları olan insanlarla samimi bir şekilde vakit geçirmeyi tercih eder.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.