High-Profile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

High-Profile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

High-Profile Nedir?


High-profile, Türkçe karşılığı olarak “yüksek profilli” anlamına gelir. Genellikle önemli bir kişi, olay ya da durum için kullanılır. Bir konunun geniş bir kitle tarafından takip edilmesi ve önemsenmesi durumunda da kullanılabilir.

20 Örnek Cümle:


1. The high-profile celebrity arrived at the red carpet event wearing a stunning dress. (Yüksek profilli ünlü, göz alıcı bir elbise giyerek kırmızı halı etkinliğine geldi.)
2. The company hired a high-profile attorney to represent them in the lawsuit. (Şirket, davada kendilerini temsil etmek için yüksek profilli bir avukat tuttu.)
3. The scandal received a lot of media attention and became a high-profile case. (Skandal, çok sayıda medya ilgisini çekti ve yüksek profilli bir dava haline geldi.)
4. The city’s high-profile mayor announced his resignation today. (Şehrin yüksek profilli belediye başkanı bugün istifasını açıkladı.)
5. The high-profile athlete is known for her record-breaking performances. (Yüksek profilli sporcu, rekor kıran performanslarıyla tanınıyor.)
6. The high-profile trial of the accused murderer began yesterday. (Sanık katilin yüksek profilli duruşması dün başladı.)
7. The high-profile event attracted thousands of attendees from all over the world. (Yüksek profilli etkinlik, dünyanın dört bir yanından binlerce katılımcıyı cezbetti.)
8. The high-profile journalist won a Pulitzer Prize for her investigative reporting. (Yüksek profilli gazeteci, araştırmacı haberciliği nedeniyle Pulitzer Ödülü kazandı.)
9. The high-profile investor announced his support for the new startup company. (Yüksek profilli yatırımcı, yeni bir başlangıç ​​şirketine destek verdiğini açıkladı.)
10. The high-profile politician is expected to run for president in the next election. (Yüksek profilli siyasetçinin, önümüzdeki seçimde başkanlık için aday olması bekleniyor.)
11. The high-profile businesswoman was featured in a magazine article about successful entrepreneurs. (Yüksek profilli iş kadını, başarılı girişimciler hakkında bir dergi makalesinde yer aldı.)
12. The high-profile musician performed a sold-out concert at the arena last night. (Yüksek profilli müzisyen, dün gece arenada tüm biletleri satan bir konser verdi.)
13. The high-profile CEO resigned amid allegations of financial misconduct. (Yüksek profilli CEO, mali suistimallerle ilgili iddiaların ortasında istifa etti.)
14. The high-profile activist organized a protest against police brutality. (Yüksek profilli aktivist, polis şiddetine karşı bir protesto düzenledi.)
15. The high-profile wedding of the famous couple was covered by numerous media outlets. (Ünlü çiftin yüksek profilli düğünü

, birçok medya kuruluşu tarafından haberleştirildi.)
16. The high-profile chef opened a new restaurant in the heart of the city. (Yüksek profilli şef, şehrin kalbinde yeni bir restoran açtı.)

  1. The high-profile investor’s prediction about the stock market proved to be accurate. (Yüksek profilli yatırımcının borsa hakkındaki tahmini doğru çıktı.)
  2. The high-profile lawyer won a landmark case that set a legal precedent. (Yüksek profilli avukat, hukuki bir örnek davasını kazandı.)
  3. The high-profile actress starred in the blockbuster movie that broke box office records. (Yüksek profilli oyuncu, gişe rekorları kıran büyük bütçeli bir filmin başrolünde yer aldı.)
  4. The high-profile entrepreneur was interviewed on a popular TV show about her success story. (Yüksek profilli girişimci, başarı hikayesiyle ilgili popüler bir TV programında röportaj edildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.