Hem İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hem İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hem İle İlgili Cümleler

Meaning: Hem means both in English. It is used to indicate that two things or ideas are true or applicable at the same time.

Example sentences:

1. Hem Mary and John went to the party last night. (Mary ve John dün gece partiye gittiler.)
2. We need to both study hard and have fun in college. (Üniversitede hem sıkı çalışmaya hem de eğlenmeye ihtiyacımız var.)
3. The cake is both delicious and beautiful. (Kek hem lezzetli hem de güzel görünüyor.)
4. Both my parents and my siblings live in the same city. (Hem annem babam hem de kardeşlerim aynı şehirde yaşıyorlar.)
5. I love both pizza and pasta. (Hem pizzayı hem de makarnayı seviyorum.)
6. She is both smart and kind. (O, hem akıllı hem de iyi kalpli biri.)
7. The store sells both clothes and accessories. (Mağaza hem giyim hem de aksesuar satıyor.)
8. I need to both exercise and eat healthy to lose weight. (Kilo vermek için hem egzersiz yapmaya hem de sağlıklı beslenmeye ihtiyacım var.)
9. The movie was both funny and emotional. (Film hem komik hem de duygusal bir filmdi.)
10. We can both take a walk and talk about our problems. (Sorunlarımız hakkında hem yürüyüş yapabilir hem de konuşabiliriz.)
11. Both the coffee and the tea are hot. (Hem kahve hem de çay sıcak.)
12. The company offers both full

-time and part-time positions. (Şirket hem tam zamanlı hem de yarı zamanlı pozisyonlar sunuyor.)
13. The hotel has both a swimming pool and a gym. (Otelde hem bir yüzme havuzu hem de bir spor salonu var.)

14. Both the cat and the dog are sleeping. (Hem kedi hem de köpek uyuyorlar.)
15. She is both a singer and an actress. (O, hem bir şarkıcı hem de bir aktris.)
16. The museum has both ancient artifacts and modern art. (Müze hem antik eserler hem de modern sanat eserleri sergiliyor.)
17. I want to both travel and learn new languages. (Yeni diller öğrenmeye hem de seyahat etmeye gitmek istiyorum.)
18. Both the book and the movie were great. (Hem kitap hem de film harikaydı.)
19. He is both a doctor and a teacher. (O, hem bir doktor hem de bir öğretmen.)
20. The restaurant serves both vegetarian and non-vegetarian dishes. (Restoran hem vejetaryen hem de vejetaryen olmayan yemekler sunuyor.)