Hell İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hell İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hell İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Cehennem, çok kötü bir durum veya yer

  1. The devil is said to rule over hell. (Şeytanın cehennem üzerinde hüküm sürdüğü söylenir.)
  2. I wouldn’t wish my worst enemy to go through the hell I went through. (En kötü düşmanımın bile benim geçtiğim cehennemi yaşamasını istemezdim.)
  3. The heat is unbearable, it feels like hell. (Sıcaklık dayanılmaz, cehennem gibi hissettiriyor.)
  4. He was in a living hell during his time in prison. (Hapishanedeki zamanı boyunca yaşayan bir cehennem içindeydi.)
  5. The fire in the forest was like hell on earth. (Ormandaki yangın yeryüzündeki cehennem gibiydi.)
  6. I’m going through hell trying to meet this deadline. (Bu teslim tarihini karşılamak için cehennem gibi uğraşıyorum.)
  7. She was so angry, I thought I was going to hell. (O kadar sinirliydi ki, cehenneme gideceğimi düşündüm.)
  8. Hell hath no fury like a woman scorned. (Kadınlar incitildiğinde cehennemdeki öfke kadar korkunç olabilir.)
  9. He’s going to catch hell when the boss finds out about the mistake. (Patron hata hakkında bilgi sahibi olduğunda, o cehennemi yaşayacak.)
  10. The noise from the construction site was hellish. (İnşaat alanındaki gürültü cehennem gibiydi.)
  11. He’s a hell of a guitar player. (O, müthiş bir gitar çalar.)
  12. The hike up the mountain was a hell of a workout. (Dağa tırmanmak gerçekten zorlu bir antrenmandı.)
  13. I wouldn’t touch that food with a ten-foot pole, it smells like hell. (O yemeğe uzaktan bile yaklaşmam, cehennem gibi kokuyor.)
  14. He’s a hell of a good cook. (O, müthiş bir aşçı.)
  15. I’m not going to that restaurant again, the service was hell. (O restorana tekrar gitmeyeceğim, hizmet cehennem gibiydi.)
  16. The ride on the roller coaster was pure hell for me. (Roller coaster’da yolculuk benim için tam bir cehennemdi.)
  17. She’s going to give him hell when he gets home late again. (Yine geç geldiğinde, ona cehennemi yaşatacak.)
  18. Hell froze over before he apologized to me. (Özür dilemeden önce cehennem dondu.)
  19. He’s a hell of a salesman, he could sell ice to an Eskimo. (O, müthiş bir satıcı, Eskimolara buz satabilir.)
  20. The traffic was a living hell during rush hour. (Trafik, yoğun saatlerde yaşayan bir cehenn
  1. She’s going through hell with her divorce proceedings. (Boşanma işlemleriyle başı dertte, cehennemi yaşıyor.)
  2. The concert was so loud, it was like hell on earth. (Konser o kadar gürültülüydü ki, yeryüzündeki cehennem gibiydi.)
  3. He’s a hell of a dancer, he could win any competition. (O, müthiş bir dansçı, herhangi bir yarışmayı kazanabilir.)
  4. The storm was hellish, with strong winds and heavy rain. (Fırtına cehennem gibi oldu, güçlü rüzgarlar ve yoğun yağmur ile birlikte.)
  5. The class was a living hell with the strict teacher. (Sıkı öğretmen ile ders yaşayan bir cehennem gibiydi.)

Türkçe Karşılıkları: Cehennem, çok kötü durum, cehennem gibi, yaşayan cehennem, yeryüzündeki cehennem, cehennem gibi uğraşmak, cehenneme gitmek, kadınların öfkesi, cehennemi yaşamak, cehennem gibi kokmak, müthiş, zorlu antrenman, hizmet cehennemi, tam bir cehennem, donmuş cehennem, müthiş satıcı, yoğun saatlerde yaşayan cehennem, boşanma cehennemi, yarışma kazananı, cehennem gibi fırtına, sıkı öğretmen ile yaşayan cehennem.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.