Heirless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Heirless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Heirless (Mirasçısız)

Heirless, kelime anlamı olarak mirasçısı olmayan kişileri ifade eder.

  1. The estate went to the government as it was heirless. (Mirasçısı olmadığı için mal varlığı hükümete geçti.)
  2. The king died heirless, causing a dispute over the throne. (Kral mirasçısız ölünce, taht üzerinde bir anlaşmazlık çıktı.)
  3. Without any heirs, the family fortune went to charity. (Hiç mirasçı olmadığından, aile serveti hayır kurumuna gitti.)
  4. After the death of the last heir, the castle was left heirless. (Son mirasçının ölümünden sonra kale mirasçısız kaldı.)
  5. She left the entire inheritance to her cat as she was heirless. (Mirasçısı olmadığı için, tüm mirası kedisiye bıraktı.)
  6. The company went bankrupt as it was heirless and had no one to take over. (Mirasçısı olmadığı ve devralacak kimse olmadığı için şirket iflas etti.)
  7. He was declared heirless by the court and his properties were auctioned. (Mahkeme tarafından mirasçısız ilan edildi ve malları satışa çıkarıldı.)
  8. Without a successor, the company’s future is uncertain. (Bir varis olmadan, şirketin geleceği belirsizdir.)
  9. After the death of the last surviving member, the family became heirless. (Son hayatta kalanın ölümünden sonra, aile mirasçısız kaldı.)
  10. The will stated that in case of heirlessness, the assets would be divided among the employees. (Mirasçılık durumunda varlıkların çalışanlar arasında bölüneceği vasiyetnameyle belirtilmişti.)
  11. She was surprised to find out that she was the only living heir after her great-aunt’s death. (Büyük teyzesinin ölümünden sonra yaşayan tek mirasçı olduğunu öğrenmek onu şaşırttı.)
  12. He was worried about what would happen to his business if he remained heirless. (Mirasçısı olmadığı takdirde işinin ne olacağı konusunda endişeliydi.)
  13. He had no children or spouse, making him heirless. (Çocuğu veya eşi yoktu, bu da onu mirasçısız yapıyordu.)
  14. The heirless prince was often a topic of discussion among the people. (Mirasçısı olmayan prens sıkça halk arasında konuşulan bir konuydu.)
  15. Without any heirs, the family’s name would disappear after their generation. (Hiç mirasçısı olmadığı takdirde, ailenin ismi kendi nesillerinden sonra kaybolacaktı.)
    16
  1. His lawyer advised him to make a will to avoid leaving his assets heirless. (Avukatı, varlıklarını mirasçısız bırakmamak için bir vasiyetname yapmasını tavsiye etti.)
  2. Due to the heirless situation, the court had to appoint an administrator for the estate. (Mirasçılık durumu nedeniyle, mahkeme mülke bir yönetici atamak zorunda kaldı.)
  3. The company was struggling to find a suitable heir to take over the business. (Şirket, işi devralacak uygun bir mirasçı bulmakta zorlanıyordu.)
  4. After the death of the last heir, the family’s ancestral home was left heirless and fell into disrepair. (Son mirasçının ölümünden sonra, ailenin köklü evi mirasçısız kaldı ve bakımsız hale geldi.)
  5. The heirless state of the property led to a legal battle between distant relatives. (Mülkün mirasçısız olması, uzak akrabalar arasında bir hukuk savaşına neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.