Heel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Heel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Heel Nedir?

Heel, ayakların arkasında bulunan topuksu kısımdır.

Örnek Cümleler:

1. My heels are killing me from wearing these new shoes all day.
(Topuklarım, bütün gün bu yeni ayakkabıları giydiğimden dolayı öldürüyor.)

  1. The runner crossed the finish line and clicked his heels in the air.
    (Koşucu, finiş çizgisini geçti ve havada topuklarını tıklattı.)

  2. She stood on her heels, trying to appear taller.
    (O, daha uzun görünmeye çalışarak topuklarının üzerinde durdu.)

  3. He’s been trying to get back on his heels after the injury.
    (Yaralanmadan sonra tekrar topuklarının üstünde durmaya çalışıyor.)

  4. The heel of her shoe broke and she had to walk barefoot.
    (Ayakkabısının topuğu kırıldı ve çıplak ayakla yürümek zorunda kaldı.)

  5. The dancer spun on her heels and leaped gracefully.
    (Dansçı, topuklarının üzerinde dönüp zarifçe sıçradı.)

  6. The heel of the loafers she was wearing was worn down from constant use.
    (Giydiği loafer’ın topuğu, sürekli kullanımdan dolayı aşındı.)

  7. He took a step back, his heel almost hitting the edge of the cliff.
    (Adımını geriye attı, topuğu neredeyse uçurumun kenarına çarpacaktı.)

  8. She dug her heels into the ground, determined not to be moved.
    (O, yerinden kımıldanmamaya kararlı olduğu için topuklarını yere gömdü.)

  9. The doctor suggested heel lifts to correct his posture.
    (Doktor, duruşunu düzeltmek için topuk yükselticileri önerdi.)

  10. The horse’s heel was injured, so it couldn’t run in the race.
    (Atın topuğu yaralıydı, bu yüzden yarışta koşamadı.)

  11. She kicked off her high heels and slipped into something more comfortable.
    (Yüksek topuklarını çıkardı ve daha rahat bir şeye geçti.)

  12. The villain’s plan was to bring the hero to his heels.
    (Kötünün planı, kahramanı topukları üzerinde duramaz hale getirmekti.)

  13. He scraped the heel of his shoe against the pavement to remove the mud.
    (Ayakkabısının topuğunu, çamuru çıkarmak için kaldırıma sıyırdı.)

  14. The heel of the bread was burnt, but the rest was still edible.
    (Ekmek topuğu yanmıştı ama geri kalanı hala yenilebilirdi.)

  15. She lifted her heels and stood on tiptoe to reach the top shelf.
    (O, en üst rafa ulaşmak için

parmak uçlarına kalktı ve topuklarını kaldırdı.)

  1. The sound of her heels clicking on the marble floor echoed through the hallway.
    (Onun topuklarının mermer zeminde tıklaması, koridorda yankılandı.)

  2. He leaned back on his heels, trying to appear nonchalant.
    (O, umursamaz görünmeye çalışarak topuğuna yaslandı.)

  3. She was a heel in her previous job, but now she’s a successful entrepreneur.
    (Önceki işinde, o bir çıkar sağlayıcıydı, ama şimdi başarılı bir girişimci.)

  4. The heel of the boat hit the rocks and started to take on water.
    (Gemi topuğu kayalara çarptı ve su almaya başladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.