Heavenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Heavenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Heavenly Kelimesi Hakkında

Heavenly kelimesi, Türkçe’de cennet anlamına gelir. Bu kelime genellikle dini veya mistik bağlamlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The view from the mountain top was absolutely heavenly. (Dağın tepesinden manzara tam anlamıyla cennet gibiydi.)
2. She passed away and went to a better place, to her heavenly home. (O vefat etti ve daha iyi bir yere, cennetine gitti.)
3. The sound of the choir was so heavenly that it gave me goosebumps. (Koro sesi o kadar cennet gibi hissettirdi ki tüylerim diken diken oldu.)
4. According to many religions, heaven is a place where we will be eternally happy. (Çok sayıda dinin inancına göre cennet, sonsuza kadar mutlu olacağımız bir yerdir.)
5. She said that eating this cake was a heavenly experience. (Bu keki yemek cennetsel bir deneyimdi dedi.)
6. The heavenly bodies such as stars and planets are fascinating to study. (Yıldızlar ve gezegenler gibi cennetsel cisimlerin araştırılması büyüleyicidir.)
7. The painting depicts an angel in a heavenly realm. (Tablo, cennetsel bir alan içinde bir meleği tasvir ediyor.)
8. The weather was so nice that it felt like a heavenly day. (Hava öyle güzeldi ki cennetsel bir gün gibi hissettirdi.)
9. She described the feeling of being in love as a heavenly sensation. (Aşık olmanın hissiyatını cennetsel bir duygu olarak tanımladı.)
10. After the long hike, reaching the waterfall felt like a heavenly reward. (Uzun yürüyüşten sonra şelaleye ulaşmak cennetsel bir ödül gibi hissettirdi.)
11. The scent of the flowers in the garden was heavenly. (Bahçedeki çiçeklerin kokusu cennetsel gibiydi.)
12. He felt like he was in a heavenly place when he visited the ancient ruins. (Antik kalıntıları ziyaret ettiğinde cennetsel bir yerde olduğunu hissetti.)
13. According to the Bible, only those who believe in Jesus will enter heavenly kingdom. (Bibloya göre, sadece İsa’ya inananlar cennet krallığına gireceklerdir.)
14. The sound of the waves crashing against the shore was a heavenly lullaby. (Kıyıya vuran dalgaların sesi cennetsel bir ninni gibiydi.)
15. The heavenly light shining through the stained-glass windows of the church was beautiful. (Kilisenin vitray pencerelerinden süzülen cennetsel ışık güzeldi.)
16. She felt like she was in a heavenly realm when she listened to the classical music. (Klasik müzik dinlediğinde kendini cennetsel bir alemden gelen gibi hissetti.)
17. The food at the restaurant was heavenly, and we couldn’t stop raving about it

18. The scent of the freshly baked bread was heavenly, and I couldn’t resist taking a bite. (Taze pişmiş ekmek kokusu cennetsel gibiydi ve bir ısırık alamadım.)
19. The sunset over the ocean was a heavenly sight. (Okyanusun üzerindeki gün batımı cennetsel bir manzara gibiydi.)
20. She dreamed of a heavenly garden where she could spend eternity. (Ebediyen geçirebileceği cennetsel bir bahçede hayal kurdu.)