Haughty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Haughty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Haughty

Haughty, kendini üstün görme ve diğerlerine tepeden bakma anlamında kullanılan bir sıfattır.

Örnek cümleler:

  1. She had a haughty expression on her face when she walked into the room. (Odada yürürken yüzünde kendini beğenmiş bir ifade vardı.)
  2. The haughty waiter ignored our requests and treated us with disdain. (Kendini beğenmiş garson taleplerimizi görmezden geldi ve bize aşağılayıcı bir şekilde davrandı.)
  3. The haughty CEO refused to listen to the concerns of his employees. (Kendini beğenmiş CEO çalışanlarının endişelerini dinlemeyi reddetti.)
  4. She has a haughty attitude towards anyone who disagrees with her. (Ona karşı çıkan herkese kendini beğenmiş bir tavır sergiliyor.)
  5. The princess had a haughty demeanor that made it difficult for her to make friends. (Prensesin kendini beğenmiş bir tavırları vardı, bu da arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  6. He had a haughty tone of voice that was off-putting. (Kendini beğenmiş bir tonla konuşması insanları rahatsız etti.)
  7. The haughty aristocrat looked down on anyone who wasn’t of noble birth. (Kendini beğenmiş aristokrat soylu olmayan herkese tepeden bakıyordu.)
  8. Her haughty behavior made it clear that she thought she was better than everyone else. (Kendini beğenmiş davranışlarıyla herkesin kendinden aşağı olduğunu düşündüğü belli oluyordu.)
  9. He had a haughty smirk on his face that made me want to punch him. (Yüzünde kendini beğenmiş bir sırıtış vardı, ona yumruk atmak istedim.)
  10. The haughty fashion designer dismissed all of our suggestions and did things her own way. (Kendini beğenmiş moda tasarımcısı önerilerimizi reddetti ve işleri kendi bildiği gibi yaptı.)
  11. Her haughty gaze made me feel small and insignificant. (Kendini beğenmiş bakışları beni küçük ve önemsiz hissettirdi.)
  12. The haughty businessman looked down on anyone who didn’t have a prestigious job. (Kendini beğenmiş iş adamı, prestijli bir işi olmayan herkese tepeden bakıyordu.)
  13. The haughty socialite refused to associate with anyone who wasn’t rich and famous. (Kendini beğenmiş sosyete üyesi, zengin ve ünlü olmayan kimseyle ilişki kurmayı reddetti.)
  14. He had a haughty demeanor that made it difficult for him to make friends. (Kendini beğenmiş bir tavırları vardı, bu da arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  15. The haughty professor dismissed any ideas that didn’t align with his own. (Kendini beğenmiş profesör, kendi fikirlerine uym

ayan herhangi bir fikri reddetti.)
16. The haughty actress refused to take part in any project that wasn’t up to her standards. (Kendini beğenmiş aktris, standartlarını karşılamayan herhangi bir projede yer almaktan kaçındı.)

  1. His haughty behavior towards the staff made it clear that he thought he was superior to them. (Personel ile kendini beğenmiş tavırları onların üstünde olduğunu düşündüğünü açıkça ortaya koydu.)
  2. The haughty queen refused to listen to the concerns of her subjects. (Kendini beğenmiş kraliçe, konularının endişelerini dinlemeyi reddetti.)
  3. The haughty artist only associated with people who shared her tastes and opinions. (Kendini beğenmiş sanatçı, sadece kendi zevkleri ve fikirleriyle uyumlu olan insanlarla ilişki kurdu.)
  4. His haughty demeanor and arrogant attitude made him very unpopular with his colleagues. (Kendini beğenmiş tavırları ve kibirli tutumu meslektaşları arasında çok sevilmeyen biri haline getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.