Hassle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hassle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hassle (Sıkıntı, Sorun)

Hassle, sıkıntı ve sorunlarla ilgili bir kelime olarak kullanılır. Bir işlemin veya aktivitenin yapılması sırasında ortaya çıkan aksaklıklar veya zorluklar da “hassle” olarak adlandırılabilir.

Örnek cümleler:

  1. I don’t want any hassle on my vacation. (Tatilimde herhangi bir sıkıntı istemiyorum.)
  2. Moving to a new house can be a hassle. (Yeni bir eve taşınmak sıkıntı olabilir.)
  3. Don’t hassle me, I’m trying to concentrate. (Beni rahatsız etme, konsantre olmaya çalışıyorum.)
  4. Dealing with customer complaints is a hassle. (Müşteri şikayetleriyle uğraşmak sıkıntı olabilir.)
  5. I’m tired of all the hassle at work. (İşteki tüm sıkıntılardan bıktım.)
  6. Don’t hassle the waiter, he’s doing his job. (Garsonu rahatsız etme, işini yapıyor.)
  7. Trying to find parking in this area is always a hassle. (Bu bölgede park yeri bulmak her zaman sıkıntılıdır.)
  8. The airport security can be a real hassle sometimes. (Havaalanı güvenliği bazen gerçek bir sıkıntı olabilir.)
  9. I’m not in the mood for any hassle today. (Bugün hiçbir sıkıntıya tahammülüm yok.)
  10. Don’t hassle me about my personal life, it’s none of your business. (Kişisel hayatımla ilgili rahatsız etme, senin işin değil.)
  11. The hassle of dealing with paperwork is one of the worst parts of starting a business. (İşe başlamanın en kötü yanlarından biri de kağıt işleriyle uğraşmak.)
  12. I don’t want to deal with the hassle of returning this item. (Bu ürünü iade etmenin sıkıntısını çekmek istemiyorum.)
  13. Planning a wedding can be a real hassle. (Bir düğün planlamak gerçek bir sıkıntı olabilir.)
  14. Don’t hassle your little brother, he’s just a kid. (Küçük kardeşini rahatsız etme, o sadece bir çocuk.)
  15. The hassle of dealing with traffic every day is really starting to get to me. (Her gün trafikle uğraşmanın sıkıntısı beni gerçekten rahatsız etmeye başladı.)
  16. I don’t want any hassle from the police, so let’s just follow the rules. (Polisten herhangi bir sıkıntı istemiyorum, o yüzden kurallara uyalım.)
  17. Trying to get a refund for this product was a real hassle. (Bu ürün için iade almaya çalışmak gerçek bir sıkıntıydı.)
  18. I wish I could just enjoy my meal without any hassle. (Sadece yemeğimin tadını çıkarabilsem, hi

çbir sıkıntı yaşamadan.)
19. The hassle of finding a good doctor can be overwhelming. (İyi bir doktor bulmanın sıkıntısı çoğu zaman ezici olabilir.)

  1. Please don’t hassle the receptionist, she’s just following the company policy. (Lütfen resepsiyonisti rahatsız etmeyin, o sadece şirket politikasına uyuyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.