Ballsy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ballsy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ballsy İle İlgili İngilizce Cümleler


Türkçe Anlamı:

Ballsy, cesur ve kararlı bir şekilde davranmak veya konuşmak anlamına gelir.

  1. It was ballsy of her to quit her job without another one lined up. (Onun işinden ayrılmadan önce başka bir iş bulmadan cesurca bir karar aldı.)
  2. The politician made a ballsy move by speaking out against his own party. (Politikacı, kendi partisine karşı çıkarak cesur bir hamle yaptı.)
  3. The boxer’s ballsy strategy paid off in the end. (Boksörün cesur stratejisi sonunda işe yaradı.)
  4. It takes a ballsy person to speak up against injustice. (Adaletsizliğe karşı çıkmak cesur bir kişi gerektirir.)
  5. She made a ballsy decision to travel the world alone. (Dünyayı tek başına gezmeye karar vermek cesur bir karardır.)
  6. His ballsy behavior at the party got him into trouble. (Partideki cesur davranışı onu sorunlara soktu.)
  7. The CEO’s ballsy move to acquire the competition paid off in the long run. (CEO’nun rakibi satın almak için yaptığı cesur hamle uzun vadede kendini ödüllendirdi.)
  8. It was a ballsy move to ask for a raise during the pandemic. (Pandemi sırasında zam istemek cesur bir hamle oldu.)
  9. The journalist’s ballsy reporting exposed corruption at the highest levels of government. (Gazetecinin cesur haberciliği, hükümetin en yüksek seviyelerindeki yolsuzlukları ortaya çıkardı.)
  10. It’s ballsy to start a business from scratch. (Sıfırdan bir işletme başlatmak cesur bir harekettir.)
  11. The athlete’s ballsy performance earned him a spot on the national team. (Sporcunun cesur performansı, ona milli takımda yer kazandırdı.)
  12. She had a ballsy attitude towards life and took risks without hesitation. (Hayata cesur bir tutumla yaklaşıyordu ve tereddüt etmeden risk alıyordu.)
  13. The company’s ballsy marketing campaign paid off with a huge increase in sales. (Şirketin cesur pazarlama kampanyası, satışlarda büyük bir artışla kendini ödüllendirdi.)
  14. His ballsy comebacks shut down the hecklers at the comedy club. (Cesur geri dönüşleri, komedi kulübündeki bağıra çağıra konuşanları susturdu.)
  15. It was a ballsy move to take on such a challenging project. (Bu kadar zorlu bir projeyi üstlenmek cesur bir ham

le oldu.)
16. The politician’s ballsy stance on climate change impressed many voters. (Politikacının iklim değişikliği konusundaki cesur tavrı birçok seçmene etki etti.)

  1. Her ballsy performance on stage left the audience in awe. (Sahnedeki cesur performansları izleyicileri hayran bıraktı.)
  2. He made a ballsy move by proposing to his girlfriend in front of thousands of people. (Kız arkadaşına binlerce insanın önünde evlenme teklif etmek cesur bir hareket oldu.)
  3. The entrepreneur’s ballsy decision to pivot the business proved to be a game-changer. (Girişimcinin işi dönüştürme konusunda cesur kararı, işin dönüm noktası olduğunu kanıtladı.)
  4. It’s always ballsy to speak your mind, but sometimes it’s necessary. (Düşüncelerini söylemek her zaman cesurcadır, ancak bazen gereklidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.