Hard-Won İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hard-Won İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hard-Won Nedir?

Hard-won, zorlu ve meşakkatli bir süreç sonucu elde edilen, mücadeleyle kazanılmış anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. After years of hard work, John finally got his hard-won promotion. (Yıllarca süren çalışmanın ardından, John sonunda zor kazanılmış terfiyi aldı.)
  2. The team celebrated their hard-won victory with champagne. (Takım zorlu kazanılan zaferlerini şampanya ile kutladı.)
  3. She proudly displayed her hard-won medal on the shelf. (O, zor kazanılmış madalyasını gururla rafta sergiledi.)
  4. The soldiers were recognized for their hard-won battle achievements. (Askerler, zor kazanılmış savaş başarılarından dolayı ödüllendirildi.)
  5. The entrepreneur’s hard-won success inspired many others. (Girişimcinin zor kazanılmış başarısı birçok kişiyi ilham verdi.)
  6. The athlete’s hard-won record was broken the following year. (Sporcunun zor kazanılmış rekoru, ertesi yıl kırıldı.)
  7. The author’s hard-won reputation took years to establish. (Yazarın zor kazanılmış ünü oluşturmak için yıllar aldı.)
  8. The activist’s hard-won rights were a result of years of campaigning. (Aktivistin zor kazanılmış hakları, yıllar süren kampanyaların bir sonucuydu.)
  9. The company’s hard-won market share was a result of innovative strategies. (Şirketin zor kazanılmış pazar payı, yenilikçi stratejilerin bir sonucuydu.)
  10. The artist’s hard-won style was recognized by art critics around the world. (Sanatçının zor kazanılmış tarzı, dünya genelindeki sanat eleştirmenleri tarafından tanındı.)
  11. The doctor’s hard-won reputation for excellence made her one of the most sought-after physicians in the city. (Doktorun mükemmeliyet için zor kazanılmış ünü, onu şehirde en çok aranan doktorlardan biri yaptı.)
  12. The musician’s hard-won skills were a result of years of practice and dedication. (Müzisyenin zor kazanılmış becerileri, yıllar süren pratik ve özverinin bir sonucuydu.)
  13. The journalist’s hard-won investigative work uncovered a major scandal. (Gazetecinin zor kazanılmış araştırmacı çalışması, büyük bir skandalı ortaya çıkardı.)
  14. The chef’s hard-won Michelin star was a result of years of hard work in the kitchen. (Şefin zor kazanılmış Michelin yıldızı, mutfağındaki yıllarca süren çalışmaların bir sonucuydu.)
  15. The student’s hard-won scholarship allowed her to attend her dream university. (Öğ

rencinin zor kazanılmış bursu, hayalindeki üniversiteye gitmesine olanak sağladı.)
16. The company’s hard-won reputation for quality products made it a leader in the industry. (Şirketin kaliteli ürünler için zor kazanılmış ünü, endüstride bir lider haline getirdi.)

  1. The team’s hard-won bond was a result of facing challenges together. (Takımın zor kazanılmış bağı, birlikte zorluklarla yüzleşmenin bir sonucuydu.)
  2. The politician’s hard-won election victory was a result of a tireless campaign. (Politikacının zor kazanılmış seçim zaferi, yorulmak bilmeyen bir kampanyanın sonucuydu.)
  3. The climber’s hard-won summit was a result of perseverance and skill. (Dağcının zor kazanılmış zirvesi, azim ve becerinin bir sonucuydu.)
  4. The teacher’s hard-won respect from her students was a result of her dedication and kindness. (Öğretmenin öğrencilerinden kazandığı zor kazanılmış saygı, özveri ve iyi niyetinin bir sonucuydu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.