Hard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı:

Hard: zor, sert, güçlü

Örnek Cümleler:

  1. She worked hard to achieve her goals. (O, hedeflerine ulaşmak için çok çalıştı.)
  2. The bread was too hard to eat. (Ekmek yemek için çok sertti.)
  3. He has a hard time understanding the instructions. (Talimatları anlamakta zorlanıyor.)
  4. The exam was really hard. (Sınav gerçekten zordu.)
  5. She has a hard shell but a soft heart. (Sert bir kabuğu var ama yumuşak bir kalbi var.)
  6. It’s hard to believe he’s already gone. (Onun artık gitmiş olduğuna inanmak zor.)
  7. Running a marathon is a hard task. (Maraton koşmak zor bir görevdir.)
  8. The ground was hard after the drought. (Kuraklık sonrası zemin sertti.)
  9. Learning a new language can be hard, but it’s worth it. (Yeni bir dil öğrenmek zor olabilir, ama buna değer.)
  10. She gave him a hard look. (O’na sert bir bakış attı.)
  11. The rock was too hard to break. (Kaya kırmak için çok sertti.)
  12. He has a hard personality to deal with. (Başa çıkmak için sert bir kişiliği var.)
  13. It’s hard to admit when you’re wrong. (Yanlış olduğunu kabul etmek zor olabilir.)
  14. The wind was blowing hard outside. (Dışarıda rüzgar sert esiyordu.)
  15. He had a hard time adjusting to the new school. (Yeni okula uyum sağlamakta zorlandı.)
  16. She hit the ball hard and it went over the fence. (Topa sert vurdu ve çiti aştı.)
  17. It’s hard to find a good job these days. (Bugünlerde iyi bir iş bulmak zor.)
  18. The workers were working hard to finish the project on time. (İşçiler, projeyi zamanında bitirmek için sıkı çalışıyorlardı.)
  19. He has a hard time expressing his feelings. (Duygularını ifade etmekte zorlanıyor.)
  20. The puzzle was really hard to solve. (Bulmaca gerçekten çözmesi zordu.)

Türkçe Anlamı:

Hard: zor, sert, güçlü

Örnek Cümleler Devamı:

  1. She hit the brakes hard to avoid the accident. (Kazadan kaçınmak için frenlere sert bastı.)
  2. He has a hard time trusting people. (İnsanlara güvenmekte zorlanıyor.)
  3. The rain was coming down hard. (Yağmur sert yağıyordu.)
  4. He worked hard to save enough money to buy a car. (Araba satın almak için yeterli para biriktirmek için çok çalıştı.)
  5. It’s hard to quit smoking. (Sigarayı bırakmak zor olabilir.)
  6. The teacher gave us a hard assignment. (Öğretmen bize zor bir ödev verdi.)
  7. She has a hard time forgiving people who have hurt her. (Ona zarar veren insanları affetmekte zorlanıyor.)
  8. The machine was working hard to keep up with the demand. (Makine, talebi karşılamak için sıkı çalışıyordu.)
  9. He hit the ball hard and it flew out of the stadium. (Topa sert vurdu ve stadyumdan çıktı.)
  10. It’s hard to get up early in the morning. (Sabahları erken kalkmak zor olabilir.)
  11. She had a hard time choosing between the two options. (İki seçenek arasında seçim yapmakta zorlandı.)
  12. The police are working hard to solve the case. (Polis, olayı çözmek için sıkı çalışıyor.)
  13. He has a hard time making friends. (Arkadaş edinmekte zorlanıyor.)
  14. The negotiations were hard but they finally reached an agreement. (Müzakereler zordu ama sonunda anlaşmaya vardılar.)
  15. It’s hard to stay motivated when you’re not seeing results. (Sonuç görmüyorsanız motivasyonunuzu korumak zor olabilir.)
  16. She pressed down hard on the button but nothing happened. (Düğmeye sıkı bastı ama hiçbir şey olmadı.)
  17. He had a hard time accepting the reality of the situation. (Durumun gerçeğini kabul etmekte zorlandı.)
  18. The road was hard to drive on because of the snow. (Kar nedeniyle yol sürüş için zorluydu.)
  19. She worked hard to prepare for the job interview. (İş görüşmesi için hazırlık yapmak için sıkı çalıştı.)
  20. It’s hard to imagine life without technology. (Teknoloji olmadan hayatı hayal etmek zor olabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.