Hard-Core İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hard-Core İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hard-Core

Hard-Core Türkçe anlamıyla “sert çekirdek” anlamına gelir ve genellikle aşırı veya yoğun bir şeyi ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. I’m not really into hard-core metal music. (Ben sert çekirdekli metal müziklere pek ilgi duymuyorum.)
  2. The movie was so hard-core that I had to cover my eyes at some parts. (Film o kadar sert çekirdekti ki bazı yerlerde gözlerimi kapamak zorunda kaldım.)
  3. He’s a hard-core gamer and spends all his free time playing video games. (O, sert çekirdekli bir oyuncu ve tüm boş zamanını video oyunları oynayarak geçiriyor.)
  4. The band played hard-core punk music at the concert. (Grup konserde sert çekirdekli punk müzik çaldı.)
  5. The gym is for hard-core fitness enthusiasts who want to push their limits. (Spor salonu sınırlarını zorlamak isteyen sert çekirdekli fitness tutkunları içindir.)
  6. The party was so hard-core that the police had to break it up. (Parti o kadar sert çekirdekti ki polis dağıtmak zorunda kaldı.)
  7. He’s a hard-core fan of that sports team and never misses a game. (O, o spor takımının sert çekirdekli bir hayranı ve hiçbir maçı kaçırmaz.)
  8. She’s a hard-core vegan and refuses to eat anything that comes from an animal. (O, sert çekirdekli bir vegan ve hayvandan gelen hiçbir şey yemeyi reddediyor.)
  9. The video game has a hard-core mode that’s almost impossible to beat. (Video oyununda neredeyse imkansız olan sert çekirdekli bir mod bulunuyor.)
  10. The wrestler was known for his hard-core fighting style. (Güreşçi sert çekirdekli dövüş stiliyle tanınıyordu.)
  11. The gym offers hard-core boot camp classes for people who want an intense workout. (Spor salonu yoğun bir antrenman isteyen insanlar için sert çekirdekli boot camp sınıfları sunar.)
  12. The movie featured some hard-core sex scenes that were controversial. (Film tartışmalı olan bazı sert çekirdekli cinsel sahneler içeriyordu.)
  13. The game has a hard-core following of dedicated players. (Oyun, kendini adamış oyuncuların sert çekirdekli bir takipçi kitlesi var.)
  14. He’s a hard-core runner and trains for marathons every year. (O, sert çekirdekli bir koşucu ve her yıl maratonlar için antrenman yapar.)
  15. The band’s hard-core fans knew all the lyrics to their songs. (Grubun sert çekirdekli hayranları tüm şarkılarının sözlerini biliyordu.)
  16. The festival featured a hard-core dance party that lasted until dawn. (Festival, sabaha kadar süren

bir sert çekirdekli dans partisi içeriyordu.)
17. The magazine focuses on hard-core political and social issues. (Dergi, sert çekirdekli siyasi ve sosyal konulara odaklanıyor.)

  1. The mountain climber is a hard-core adventurer who takes on extreme challenges. (Dağcı, aşırı zorluklarla karşılaşan sert çekirdekli bir maceraperesttir.)
  2. The video game tournament is for hard-core gamers only. (Video oyunu turnuvası sadece sert çekirdekli oyuncular içindir.)
  3. The fitness trainer is known for his hard-core approach to training and pushing his clients to their limits. (Fitness eğitmeni, antrenmana sert çekirdekli yaklaşımıyla ve müşterilerini sınırlarına kadar zorlamasıyla tanınıyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.