Harbinger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Harbinger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Harbinger Nedir?

Harbinger, bir olayın veya bir şeyin gelecekteki bir şeyin habercisi olduğu anlamına gelir. Genellikle olumsuz bir şeyin habercisi olarak kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The storm clouds were a harbinger of bad weather to come. (Fırtına bulutları, gelecek kötü hava için bir haberciydi.)
  2. The early warning signs of the disease were seen as a harbinger of more serious health problems. (Hastalığın erken uyarı işaretleri, daha ciddi sağlık sorunlarının bir habercisi olarak görüldü.)
  3. The stock market’s recent decline is being viewed as a harbinger of an economic downturn. (Hisse senedi piyasasındaki son düşüş, ekonomik bir durgunluğun habercisi olarak görülüyor.)
  4. The sudden drop in temperature was a harbinger of the coming winter. (Aniden düşen sıcaklık, yaklaşan kışın habercisiydi.)
  5. The silence in the normally bustling city was a harbinger of something sinister to come. (Normalde canlı olan şehirdeki sessizlik, gelecekte kötü bir şeyin habercisiydi.)
  6. The increase in crime rates is often seen as a harbinger of societal breakdown. (Suç oranındaki artış, toplumsal çöküşün bir habercisi olarak sıkça görülür.)
  7. The first snowfall of the year is usually seen as a harbinger of the holiday season. (Yılın ilk kar yağışı genellikle tatil sezonunun habercisi olarak görülür.)
  8. The black cat was seen as a harbinger of bad luck. (Kara kedi, kötü şansın habercisi olarak görüldü.)
  9. The distant sound of thunder was a harbinger of the approaching storm. (Uzaktan duyulan gök gürültüsü, yaklaşan fırtınanın habercisiydi.)
  10. The broken mirror was seen as a harbinger of seven years of bad luck. (Kırık ayna, yedi yıl boyunca kötü şansın habercisi olarak görüldü.)
  11. The rising sea levels are a harbinger of the devastating effects of climate change. (Yükselen deniz seviyeleri, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin bir habercisi.)
  12. The sudden appearance of the comet was seen as a harbinger of significant events to come. (Kuyruklu yıldızın aniden ortaya çıkması, gelecekte önemli olayların habercisi olarak görüldü.)
  13. The dark clouds on the horizon were a harbinger of the approaching storm. (Ufkun karanlık bulutları, yaklaşan fırtınanın habercisiydi.)
  14. The sudden increase in volcanic activity is a harbinger of an impending eruption. (Ani volkanik aktivitedeki artış, yaklaşan bir patlamanın habercisi.)
  15. The decline in the housing market is a harbinger of an economic recession. (Konut piyasasındaki düşüş

, an economic recession’in habercisi olarak görülüyor.)
16. The strange behavior of the animals was seen as a harbinger of a natural disaster. (Hayvanların garip davranışları, doğal bir felaketin habercisi olarak görüldü.)

  1. The sudden appearance of the dark figure was seen as a harbinger of danger. (Karanlık figürün aniden ortaya çıkması, tehlikenin habercisi olarak görüldü.)
  2. The drop in attendance at the concert was a harbinger of the band’s declining popularity. (Konserdeki katılımın azalması, grubun düşen popülaritesinin habercisiydi.)
  3. The signs of political unrest were seen as a harbinger of a potential revolution. (Siyasi huzursuzluğun işaretleri, potansiyel bir devrimin habercisi olarak görüldü.)
  4. The cracks in the walls were seen as a harbinger of structural problems with the building. (Duvarlardaki çatlaklar, binanın yapısal sorunlarının habercisi olarak görüldü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.