Guileful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Guileful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Guileful (Hilekar)

Guileful, hilekar anlamına gelir. Bu kelime, birisinin başkalarını aldatmak veya kandırmak için kullanabileceği bir nitelik veya davranışı ifade eder.

  1. She was a guileful politician who knew how to manipulate the media. (O, medyayı manipüle etmenin yolunu bilen hilekar bir siyasetçiydi.)
  2. His guileful behavior made it hard for anyone to trust him. (Onun hilekar davranışları, ona güvenmeyi zorlaştırdı.)
  3. The con artist used his guileful ways to swindle innocent people out of their money. (Dolandırıcı, masum insanların parasını aldatmacalı yollarla almak için hilekar yöntemler kullandı.)
  4. She used her guileful charm to get what she wanted from men. (Erkeklerden istediği şeyleri elde etmek için hilekar cazibesini kullandı.)
  5. He had a guileful smile that made it hard to trust him. (Onun hilekar gülümsemesi ona güvenmeyi zorlaştırdı.)
  6. The guileful salesman managed to sell a faulty product to an unsuspecting customer. (Hilekar satıcı, şüphelenmeyen bir müşteriye kusurlu bir ürün sattı.)
  7. She was a guileful negotiator who always got what she wanted. (O, her zaman istediğini alan hilekar bir müzakereciydi.)
  8. His guileful tactics were effective, but they left a bad taste in everyone’s mouth. (Onun hilekar taktikleri etkiliydi, ancak herkesin ağzında kötü bir tat bıraktı.)
  9. The guileful thief managed to steal the valuable diamond without anyone noticing. (Hilekar hırsız, kimse fark etmeden değerli elması çalmayı başardı.)
  10. She had a guileful way of manipulating people to do her bidding. (İnsanları istediğini yapmaya yönlendirmede hilekar bir yol izliyordu.)
  11. The guileful employee was able to sneak out of work early without getting caught. (Hilekar çalışan, yakalanmadan erken işten çıkmayı başardı.)
  12. His guileful excuses were always believable, even when they were lies. (Onun hilekar bahaneleri her zaman inandırıcıydı, hatta yalan söylediği zamanlarda bile.)
  13. The guileful lawyer was able to get his client acquitted despite overwhelming evidence against him. (Hilekar avukat, istemeyen kanıtlara rağmen müvekkilinin aklanmasını sağladı.)
  14. She used her guileful wit to make fun of others without them realizing it. (Başkalarının farkına varmadan onlarla dalga geçmek için hilekar zekasını kullandı.)
  15. The guileful contractor cut corners to save money, but the building ended up being unsafe. (Hilekar müteahhit para tasarrufu yapmak için kö

tü yollara başvurdu, ancak binanın güvensiz olmasıyla sonuçlandı.)
16. His guileful flattery was intended to win over his boss and advance his career. (Onun hilekar övgüleri, patronunu kazanmak ve kariyerinde ilerlemek için amaçlanmıştı.)

  1. The guileful student cheated on the exam and managed to get away with it. (Hilekar öğrenci sınavda kopya çekti ve bununla başarılı oldu.)
  2. She used her guileful tactics to avoid paying taxes, but eventually got caught by the IRS. (Hilekar taktiklerini vergi ödemekten kaçınmak için kullandı, ancak sonunda IRS tarafından yakalandı.)
  3. The guileful seductress used her charm to manipulate men into doing her bidding. (Hilekar kadın baştan çıkarıcılığı kullanarak erkekleri yönlendirmek için cazibesini kullandı.)
  4. His guileful scheme to embezzle money from the company was uncovered by a forensic accountant. (Şirketten para çalmak için hilekar planı, bir adli muhasebeci tarafından ortaya çıkarıldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.