Guardedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Guardedly: Dikkatli bir şekilde, tedbirli bir şekilde
-
She guardedly approached the stray dog, unsure if it was safe.
(Tedbirli bir şekilde, güvenli olup olmadığından emin olmadan serseri köpeğe yaklaştı.) -
He guardedly responded to the reporter’s questions, not wanting to give away too much information.
(Röportajcının sorularına tedbirli bir şekilde cevap verdi, çok fazla bilgi vermek istemedi.) -
The company guardedly announced its plans for expansion, not wanting to create too much buzz too soon.
(Şirket genişleme planlarını tedbirli bir şekilde duyurdu, çok erken hareketlenme yaratmak istemedi.) -
The teacher guardedly watched the students during the test, making sure no one was cheating.
(Öğretmen sınav sırasında öğrencileri tedbirli bir şekilde izledi, kimse kopya çekmiyor diye emin oldu.) -
The politician guardedly made promises during his speech, knowing he might not be able to fulfill them.
(Siyasetçi konuşması sırasında tedbirli bir şekilde vaatlerde bulundu, bunları yerine getiremeyebileceğinin farkındaydı.) -
She guardedly approached the stranger, not wanting to appear rude but also cautious.
(Yabancıya tedbirli bir şekilde yaklaştı, kaba görünmek istemeyen ama aynı zamanda tedbirli olan.) -
He guardedly invested in the stock market, knowing the risks but also the potential rewards.
(Hisse senedi piyasasına tedbirli bir şekilde yatırım yaptı, riskleri ve aynı zamanda potansiyel ödülleri bildiği için.) -
The doctor guardedly recommended the surgery, knowing it was a risky procedure.
(Doktor ameliyatı tedbirli bir şekilde önerdi, riskli bir işlem olduğunu bildiği için.) -
The company guardedly released its new product, testing it thoroughly before marketing it.
(Şirket yeni ürününü tedbirli bir şekilde piyasaya sürdü, pazarlamadan önce detaylı bir şekilde test etti.) -
The detective guardedly interviewed the witness, not wanting to influence their testimony.
(Dedektif şahidi tedbirli bir şekilde sorguladı, ifadelerini etkilemek istemiyordu.) -
The hiker guardedly crossed the rickety bridge, knowing it could collapse at any moment.
(Yürüyüşçü eski köprüyü tedbirli bir şekilde geçti, her an çökebileceğini bildiği için.) -
The athlete guardedly returned to the field after an injury, not wanting to risk further harm.
(Sporcu sakatlanmadan sonra tedbirli bir şekilde sahaya geri döndü, daha fazla zarar vermek istemiyordu.) -
The student guardedly approached the teacher with a question, not wanting to appear foolish.
(Öğrenci soru sormak için öğretmene tedbirli bir şekilde yaklaştı
-
The couple guardedly discussed their relationship problems, trying to avoid arguments.
(Çift ilişki problemlerini tedbirli bir şekilde tartıştı, tartışmalardan kaçınmaya çalıştılar.) -
The scientist guardedly published her research, knowing it could be controversial.
(Bilim insanı araştırmasını tedbirli bir şekilde yayınladı, tartışmalı olabileceğini biliyordu.) -
The traveler guardedly ventured into the unfamiliar city, not wanting to get lost.
(Yolcu bilmediği şehre tedbirli bir şekilde girdi, kaybolmak istemiyordu.) -
The parent guardedly let their child go on a school trip, hoping they would be safe.
(Ebeveyn çocuğunun okul gezisine tedbirli bir şekilde gitmesine izin verdi, umar ki güvendedirler.) -
The artist guardedly shared her new work with others, fearing criticism.
(Sanatçı yeni çalışmasını diğerleriyle tedbirli bir şekilde paylaştı, eleştirilerden korkuyordu.) -
The driver guardedly navigated through the narrow streets, trying to avoid accidents.
(Sürücü dar sokaklardan tedbirli bir şekilde geçti, kazalardan kaçınmaya çalıştı.) -
The student guardedly submitted her essay, hoping for a good grade.
(Öğrenci denemeyi tedbirli bir şekilde teslim etti, iyi bir not umdu.)
Hemen Yorum Yaz