Grueling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grueling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grueling Nedir?

Grueling, Türkçe karşılığı zorlu olan bir sıfat olarak kullanılır. Bir iş ya da etkinlik için çok yorucu ve zorlu olduğunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. The hiker’s journey through the mountains was grueling, but the view from the top was worth it. (Dağcının dağlardaki yolculuğu çok zorlu olsa da, tepeden manzara buna değerdi.)
  2. The exam was so grueling that many students couldn’t finish it on time. (Sınav o kadar zorlu ki birçok öğrenci zamanında bitiremedi.)
  3. The athletes had to endure a grueling training regimen to prepare for the competition. (Sporcular, yarışmaya hazırlanmak için zorlu bir antrenman programına dayanmak zorunda kaldı.)
  4. The marathon was grueling, but the runner pushed through and crossed the finish line. (Maraton zorlu olsa da, koşucu dayandı ve bitiş çizgisini geçti.)
  5. The construction workers worked through the grueling heat to finish the project on time. (İnşaat işçileri zorlu sıcakta çalışarak proje zamanında bitirdi.)
  6. The long hours of practice were grueling, but the musician’s performance was flawless. (Uzun saatler süren çalışma zorlu olsa da, müzisyenin performansı kusursuzdu.)
  7. The team’s grueling schedule left little time for rest or relaxation. (Takımın zorlu programı dinlenmek ya da rahatlamak için az zaman bıraktı.)
  8. The soldiers endured grueling conditions during their deployment overseas. (Askerler, yurt dışındaki görevleri sırasında zorlu koşullara dayandılar.)
  9. The patient underwent a grueling treatment regimen to fight cancer. (Hasta kanserle mücadele etmek için zorlu bir tedavi programına katıldı.)
  10. The actor had to lose weight and train intensively for the grueling role. (Oyuncu zorlu rol için kilo vermek ve yoğun bir şekilde antrenman yapmak zorunda kaldı.)
  11. The chef prepared a grueling 10-course meal for the restaurant’s grand opening. (Şef, restoranın büyük açılışında zorlu 10 yemeklik bir menü hazırladı.)
  12. The hazing ritual was grueling and humiliating for the new fraternity members. (Kız ve erkek öğrenciler için hazing töreni zorlu ve aşağılayıcıydı.)
  13. The mountain climber faced grueling weather conditions on his ascent to the peak. (Dağcı zirveye tırmanırken zorlu hava koşullarıyla karşı karşıya kaldı.)
  14. The swimmer trained for months to prepare for the grueling competition. (Yüzücü, zorlu yarışma için hazırlanmak için aylarca antrenman yaptı.)
  15. The dancers rehearsed for hours every day to perfect their grueling routine. (Dansçılar, zorlu rutinlerini mükemmelle

ştirmek için her gün saatlerce prova yaptılar.)
16. The job interview process was grueling, with multiple rounds and intense questioning. (İş görüşmesi süreci zorlu idi, birden fazla tur ve yoğun sorularla geçti.)

  1. The student’s thesis required grueling research and analysis, but it was well-received by the committee. (Öğrencinin tezi, zorlu araştırma ve analiz gerektiriyordu, ancak komite tarafından iyi karşılandı.)
  2. The parents had to endure a grueling custody battle over their children. (Ebeveynler, çocukları için zorlu bir velayet mücadelesiyle karşı karşıya kaldılar.)
  3. The survivalist had to endure grueling conditions in the wilderness, but managed to make it out alive. (Hayatta kalmayı bilen kişi, vahşi doğada zorlu koşullara dayanmak zorunda kaldı, ancak hayatta kalmayı başardı.)
  4. The astronaut’s training for a space mission was grueling, with simulations and physical tests to prepare for zero-gravity. (Astronotun uzay görevi için eğitimi zorlu idi, sıfır yerçekimi için hazırlanmak için simülasyonlar ve fiziksel testler vardı.)

(Türkçe anlamların yanı sıra örnek cümlelerde de vurgulanarak İngilizce kelimenin anlamı belirginleştirilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.