Grow Accustomed To İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grow Accustomed To İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

GROW ACCUSTOMED TO NE DEMEK?

Grow accustomed to, “alışkın olmak” anlamına gelir. Bir şeye veya bir duruma zamanla alışmak anlamına gelir.

ÖRNEK CÜMLELER:

1. I grew accustomed to the noise in the city after a few weeks. (Birkaç hafta sonra şehirdeki gürültüye alıştım.)
2. It takes time to grow accustomed to a new job. (Yeni bir işe alışmak zaman alır.)
3. She grew accustomed to the cold weather after living in the north for a year. (Bir yıl kuzeyde yaşadıktan sonra soğuk havaya alıştı.)
4. They grew accustomed to the different culture after a few months of living abroad. (Yurtdışında birkaç ay yaşadıktan sonra farklı kültüre alıştılar.)
5. It is difficult to grow accustomed to a new routine. (Yeni bir rutine alışmak zordur.)
6. We grew accustomed to his strange behavior over time. (Zamanla garip davranışlarına alıştık.)
7. The baby grew accustomed to sleeping through the night. (Bebek gece boyunca uyumaya alıştı.)
8. It can be hard to grow accustomed to living alone. (Yalnız yaşamaya alışmak zor olabilir.)
9. The team grew accustomed to working long hours during the busy season. (Ekip yoğun sezon boyunca uzun saatler çalışmaya alıştı.)
10. Some people never grow accustomed to the taste of certain foods. (Bazı insanlar belirli yiyeceklerin tadına asla alışamazlar.)
11. I grew accustomed to wearing a mask during the pandemic. (Salgın döneminde maske takmaya alıştım.)
12. He grew accustomed to the noise of the construction outside his apartment. (Dairesinin dışındaki inşaat gürültüsüne alıştı.)
13. They grew accustomed to the busy streets of New York City. (New York City’nin kalabalık sokaklarına alıştılar.)
14. The dog grew accustomed to its new home after a few days. (Birkaç gün sonra köpek yeni evine alıştı.)
15. It takes time to grow accustomed to a new language. (Yeni bir dile alışmak zaman alır.)
16. She grew accustomed to the strict rules at the boarding school. (Yatılı okuldaki sıkı kurallara alıştı.)
17. The athlete grew accustomed to the intense training regimen. (Sporcu yoğun antrenman programına alıştı.)
18. They grew accustomed to the sound of the ocean waves. (Okyanus dalgalarının sesine alıştılar.)
19. It can be hard to grow accustomed to a new living situation. (Yeni bir yaşam durumuna alışmak zor olabilir.)
20. The child grew accustomed to the routine of going to school every day. (Çocuk her gün okula gitme rutinine alıştı.)

TÜRKÇE ANLAMLARI İLE BİRLİKTE ÖRNEK CÜMLELER:

1. A few weeks after moving to the city, I grew accustomed to the noise. (Şehre taşındıktan birkaç hafta sonra gürültüye alıştım.)
2. You need to grow accustomed to the new office culture. (Yeni ofis kültürüne alışman gerekiyor.)
3. After living in a warm climate for years, it took me some time to grow accustomed to the cold weather. (Yıllarca sıcak bir iklime alıştıktan sonra soğuk havaya alışmak biraz zaman aldı.)
4. The exchange student grew accustomed to the different customs and traditions of the host country. (Değişim öğrencisi ev sahibi ülkenin farklı adetlerine ve geleneklerine alıştı.)
5. It can be hard to grow accustomed to a new diet. (Yeni bir diyet programına alışmak zor olabilir.)
6. Over time, we grew accustomed to the noisy neighbors. (Zamanla gürültücü komşularımıza alıştık.)
7. After a few days, the puppy grew accustomed to its new surroundings. (Birkaç gün sonra yavru köpek yeni ortamına alıştı.)
8. You need to grow accustomed to the new technology in the office. (Ofisteki yeni teknolojiye alışmanız gerekiyor.)
9. The children grew accustomed to the routine of attending school online. (Çocuklar online okula gitme rutinine alıştılar.)
10. After a while, the family grew accustomed to living in a small apartment. (Bir süre sonra aile küçük bir dairede yaşamaya alıştı.)
11. The athlete grew accustomed to the strict training schedule. (Sporcu sıkı antrenman programına alıştı.)
12. It takes time to grow accustomed to a new city. (Yeni bir şehre alışmak zaman alır.)
13. She grew accustomed to wearing glasses after a few days. (Birkaç gün sonra gözlük takmaya alıştı.)
14. The employees grew accustomed to the new work schedule. (Çalışanlar yeni iş programına alıştılar.)
15. It’s important to grow accustomed to speaking in front of large groups. (Büyük grupların önünde konuşmaya alışmak önemlidir.)
16. After a few months, the student grew accustomed to the academic workload. (Birkaç ay sonra öğrenci akademik iş yüküne alıştı.)
17. The tourist grew accustomed to the local food and customs. (Turist yerel yemeğe ve adetlere alıştı.)
18. It can be difficult to grow accustomed to a new language and culture. (Yeni bir dil ve kültüre alışmak zor olabilir.)
19. She grew accustomed to the long commute to work. (İşe uzun yolculuk yapmaya alıştı.)
20. The new employee grew accustomed to the company’s procedures and policies. (Yeni çalışan şirketin prosedür ve politikalarına alıştı.)