Ground İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ground İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ground (Yer, Zemin)

Ground, yeryüzünde bulunan toprağın, çimenlerin, kumun ve benzeri şeylerin oluşturduğu yüzey anlamına gelir. Aynı zamanda elektriksel bir bağlantı sağlamak için kullanılan bir terimdir.

Örnek Cümleler:

  1. The ground beneath my feet was damp. (Ayaklarımın altındaki yer nemliydi.)
  2. She lay down on the ground and looked up at the sky. (Yere uzanıp gökyüzüne baktı.)
  3. The ground shook during the earthquake. (Deprem sırasında yer sarsıldı.)
  4. The flowers are planted in the ground. (Çiçekler toprağa dikilir.)
  5. The soccer ball bounced off the ground. (Futbol topu zeminde sekerek geri geldi.)
  6. The bird searched for worms on the ground. (Kuş, yere solucan aramak için baktı.)
  7. The tent was pitched on the soft ground. (Çadır yumuşak zemine kuruldu.)
  8. The airplane landed safely on the runway ground. (Uçak pist zeminine güvenli bir şekilde indi.)
  9. The baby was crawling on the ground. (Bebek yerde emekliyordu.)
  10. The hiker enjoyed the scenic views from the high ground. (Yürüyüşçü yüksek zeminlerden manzaralı görünümden keyif aldı.)
  11. The builders prepared the ground for the new building. (İnşaatçılar yeni bina için zemini hazırladılar.)
  12. The sun set behind the distant hills on the ground. (Güneş, uzak tepelerin arkasında yere battı.)
  13. The ground floor of the hotel had a reception area and a restaurant. (Otelin zemin katında bir resepsiyon alanı ve bir restoran bulunuyordu.)
  14. The gardener raked the leaves off the ground. (Bahçıvan, yaprakları yerden topladı.)
  15. The dog dug a hole in the ground to bury its bone. (Köpek kemiklerini gömmek için yerde bir delik kazdı.)
  16. The cable must be connected to the ground for safety reasons. (Güvenlik nedeniyle kablonun yere bağlanması gerekiyor.)
  17. The runners kicked up dust from the dry ground. (Ko

şiriciler, kurak zeminden toz uçurdu.)
18. The farmer plowed the ground before planting the seeds. (Çiftçi, tohumları ekmeye önce zemini sürdü.)

  1. The lightning struck the ground with a loud boom. (Yıldırım şiddetli bir patlamayla yere düştü.)
  2. The children drew pictures in the ground with sticks. (Çocuklar çubuklarla yerde resim çizdiler.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Ayaklarımın altındaki yer nemliydi.
  2. Yere uzanıp gökyüzüne baktı.
  3. Deprem sırasında yer sarsıldı.
  4. Çiçekler toprağa dikilir.
  5. Futbol topu zeminde sekerek geri geldi.
  6. Kuş, yere solucan aramak için baktı.
  7. Çadır yumuşak zemine kuruldu.
  8. Uçak pist zeminine güvenli bir şekilde indi.
  9. Bebek yerde emekliyordu.
  10. Yürüyüşçü yüksek zeminlerden manzaralı görünümden keyif aldı.
  11. İnşaatçılar yeni bina için zemini hazırladılar.
  12. Güneş, uzak tepelerin arkasında yere battı.
  13. Otelin zemin katında bir resepsiyon alanı ve bir restoran bulunuyordu.
  14. Bahçıvan, yaprakları yerden topladı.
  15. Köpek kemiklerini gömmek için yerde bir delik kazdı.
  16. Güvenlik nedeniyle kablonun yere bağlanması gerekiyor.
  17. Koşucular, kurak zeminden toz uçurdu.
  18. Çiftçi, tohumları ekmeye önce zemini sürdü.
  19. Yıldırım şiddetli bir patlamayla yere düştü.
  20. Çocuklar çubuklarla yerde resim çizdiler.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.