Astute İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Astute İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Astute

Astute kelimesi Türkçe’de “zeki, çevik, kurnaz” gibi anlamlara gelir. Bir kişinin ya da bir şeyin olayları hızlıca kavrayıp doğru şekilde tepki vermesini ifade eder.

1. The astute businessman made a smart investment and doubled his profits. (Zeki işadamı akıllı bir yatırım yaparak kârını ikiye katladı.)
2. The detective’s astute observation skills helped him solve the case quickly. ( Dedektifin çevik gözlem becerileri sayesinde olayı hızlıca çözdü.)
3. The astute politician knew exactly what to say to win over the crowd. (Zeki politikacı kitleyi kazanmak için ne söylemesi gerektiğini tam olarak biliyordu.)
4. The astute student always found a way to get the best grade in every class. (Zeki öğrenci her dersinde en iyi notu almak için her zaman bir yol bulurdu.)
5. The astute investor knew when to buy and when to sell, making a huge profit. (Zeki yatırımcı ne zaman alış ne zaman satış yapması gerektiğini bilerek büyük bir kazanç elde etti.)
6. The astute lawyer used his quick thinking to win the case for his client. (Zeki avukat hızlı düşünmesini kullanarak müvekkili için davayı kazandı.)
7. The astute salesman always knew how to close a deal. (Zeki satıcı her zaman bir anlaşmayı nasıl sonuçlandıracağını bilirdi.)
8. The astute engineer solved the problem with the machine in no time. (Zeki mühendis makinedeki sorunu hiç vakit kaybetmeden çözdü.)
9. The astute athlete knew exactly when to make his move and win the race. (Zeki atlet tam olarak ne zaman hamlesini yapması gerektiğini bilerek yarışı kazandı.)
10. The astute teacher could always tell when a student was struggling and offered extra help. (Zeki öğretmen her zaman öğrencinin zorlandığını anlayabilir ve ekstra yardım sunardı.)
11. The astute chess player always anticipated his opponent’s moves. (Zeki satranç oyuncusu her zaman rakibinin hamlelerini önceden tahmin ederdi.)
12. The astute chef knew how to combine flavors to create the perfect dish. (Zeki şef mükemmel bir yemek yaratmak için tatları nasıl birleştireceğini bilirdi.)
13. The astute artist had a unique perspective that made his work stand out. (Zeki sanatçının farklı bir bakış açısı vardı ve eserleri diğerlerinden ayrılırdı.)
14. The astute journalist always asked the right questions to get the full story. (Zeki gazeteci tam hikayeyi almak için her zaman doğru soruları sorardı.)
15. The astute negotiator always got what he wanted. (Zeki müzakereci her zaman istediğini alırdı.)
16. The astute traveler knew how to navigate through unfamiliar cities

and find the best places to visit. (Zeki gezgin yabancı şehirlerde gezinmeyi ve ziyaret edilecek en iyi yerleri bulmayı bilirdi.)
17. The astute historian had a deep understanding of past events and their impact on the present. (Zeki tarihçi geçmiş olayların ve etkilerinin derin bir anlayışına sahipti.)

18. The astute marketer knew how to create a successful advertising campaign. (Zeki pazarlamacı başarılı bir reklam kampanyası yaratmayı bilirdi.)
19. The astute negotiator always found a way to reach a compromise that satisfied both parties. (Zeki müzakereci her zaman her iki tarafı da memnun eden bir uzlaşma yolunu bulurdu.)
20. The astute entrepreneur saw opportunities where others saw obstacles and built a successful business. (Zeki girişimci diğerleri engel görürken fırsatları gördü ve başarılı bir iş kurdu.)