Greasy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Greasy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Greasy (yağlı)

Greasy means covered in or producing a lot of grease or oil.

1. My hands are greasy from eating pizza. (Ellerim pizzadan dolayı yağlı.)
2. I need to wash my hair, it feels greasy. (Saçlarım yağlı hissettiriyor, yıkamam lazım.)
3. The mechanic’s overalls were greasy from working on the car. (Tamircinin tulumu araba üzerinde çalıştığından yağlıydı.)
4. I hate it when my face gets greasy in the summer. (Yüzüm yazın yağlı olduğunda nefret ederim.)
5. He added too much oil to the pan, so now the food is greasy. (Tavaya çok fazla yağ ekledi, bu yüzden yiyecek yağlı oldu.)
6. The pizza was greasy and oily, but still tasted delicious. (Pizza yağlı ve yağlıydı ama yine de lezzetliydi.)
7. I don’t like to use that lotion because it makes my skin feel greasy. (O kremi kullanmayı sevmiyorum çünkü cildimi yağlı hissettiriyor.)
8. The floor of the garage was greasy with oil spills. (Garajın zemini yağ lekeleriyle yağlıydı.)
9. The mechanic told me my engine was greasy and needed cleaning. (Tamirci, motorumun yağlı olduğunu ve temizlenmesi gerektiğini söyledi.)
10. I had to use a lot of soap to get the greasy stain out of my clothes. (Kıyafetimdeki yağlı lekeyi çıkarmak için çok sabun kullanmam gerekti.)
11. The fast-food restaurant is known for its greasy burgers and fries. (Fast-food restoranı yağlı hamburger ve patates kızartması ile tanınıyor.)
12. I tried to cook bacon on the grill, but it turned out greasy and inedible. (Izgarada domuz pastırması yapmaya çalıştım ama yağlı ve yenilemez çıktı.)
13. My car’s engine runs better now that I’ve had the greasy parts cleaned. (Motorun yağlı parçalarını temizlediğimden beri arabamın motoru daha iyi çalışıyor.)
14. I don’t like to touch the greasy parts of the engine, they make my hands dirty. (Motorun yağlı parçalarına dokunmayı sevmiyorum, ellerimi kirletiyorlar.)
15. The fried chicken was so greasy that it made me feel sick. (Kızarmış tavuk çok yağlıydı, beni hasta hissettirdi.)
16. I had to use a degreaser to remove the greasy film from the kitchen cabinets. (Mutfak dolaplarındaki yağlı filmi çıkarmak için bir yağ çözücü kullanmam gerekti.)
17. The cook used too much oil in the stir-fry, making it greasy and heavy. (Aşçı, wok yemeğinde çok fazla yağ kullandı, yağlı ve ağır yaptı.)
18. The greasy residue on the stove was difficult to clean off. (Ocaktaki yağ

19. I always make sure to use a napkin when eating greasy food, so my hands don’t get oily. (Yağlı yiyecekler yediğimde her zaman bir peçete kullanırım, böylece ellerim yağlı olmaz.)
20. The mechanic recommended that I use a special grease to lubricate the machine parts. (Tamirci, makine parçalarını yağlamak için özel bir yağ kullanmamı önerdi.)