Grainy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Grainy Nedir?
Grainy, Türkçe’de “taneli” anlamına gelir ve görüntü, yüzey veya dokuda küçük taneler veya taneciklerin bulunması durumunu ifade eder.
Örnek cümleler:
- The bread had a grainy texture. (Ekmek, taneli bir dokuya sahipti.)
- The sand on the beach was very grainy. (Plajdaki kum çok taneliydi.)
- The photo was grainy and blurry. (Fotoğraf taneli ve bulanık görünüyordu.)
- The lotion felt grainy on my skin. (Losyon cildimde taneli bir his bıraktı.)
- The painter used a grainy canvas for the painting. (Ressam, tablosu için taneli bir kanvas kullandı.)
- The sugar in the jar was a bit grainy. (Kavanozdaki şeker biraz taneliydi.)
- The road was covered in a grainy layer of sand. (Yol, taneli bir tabaka halinde kumla kaplıydı.)
- The video quality was grainy and pixelated. (Video kalitesi taneli ve piksel piksel görünüyordu.)
- The peanut butter had a grainy texture. (Fıstık ezmesi, taneli bir dokuya sahipti.)
- The paint on the wall was grainy and uneven. (Duvar üzerindeki boya taneli ve düzensizdi.)
- The sugar scrub felt grainy but exfoliated well. (Şeker peelingi taneli hissettirdi ama iyi bir şekilde ölü deriyi temizledi.)
- The sea salt had a grainy texture and added flavor to the dish. (Deniz tuzu, taneli bir dokuya sahipti ve yemeğe tat kattı.)
- The skin on the apple was grainy and tough. (Elmanın kabuğu taneli ve sertti.)
- The sandpaper had a very grainy surface. (Zımpara kağıdının yüzeyi çok taneliydi.)
- The ground coffee was a bit grainy but made a strong cup of coffee. (Öğütülmüş kahve biraz taneliydi ama güçlü bir fincan kahve yaptı.)
- The soil in the garden was grainy and dry. (Bahçedeki toprak taneli ve kuru idi.)
- The rock was covered in a grainy layer of sandstone. (Kaya, taneli bir kumtaşı tabakası ile kaplıydı.)
- The ice cream had a grainy texture and tasted icy. (Dondurma, taneli bir dokuya sahipti ve buzlu bir tat verdi.)
- The artist used a grainy pencil to create a sketch. (Sanatçı, bir eskiz oluşturmak için taneli bir kurşun kalem kullandı.)
- The flour was grainy and needed to be sifted before baking. (Un, taneli ve pişirmeden önce süzülmesi gerekiyordu.)
Grainy İle İlgili İfadeler
- The old TV had a grainy picture and poor sound quality. (Eski televizyon taneli bir görüntüye ve kötü ses kalitesine sahipti.)
- The sandpaper left a grainy residue on the surface. (Zımpara kağıdı yüzeyde taneli bir kalıntı bıraktı.)
- The rough texture of the wall was due to the grainy plaster used. (Duvarın kaba dokusu, kullanılan taneli sıvadan kaynaklanıyordu.)
- The sugar in the recipe should be fine-grained, not grainy. (Tarifte kullanılacak şeker, taneli değil, ince taneli olmalı.)
- The grainy sensation in my teeth made me realize I had accidentally bitten on a piece of sand. (Dişlerimdeki taneli his, yanlışlıkla bir kum tanesine ısırığımın farkına varmama neden oldu.)
- The artist used a grainy brush stroke to add texture to the painting. (Sanatçı, tabloya dokuya eklemek için taneli bir fırça darbesi kullandı.)
- The grainy appearance of the film added to its nostalgic feel. (Filmin taneli görünümü, nostaljik hissine katkıda bulundu.)
- The salad had a grainy texture due to the quinoa and chopped nuts. (Salata, kinoa ve doğranmış fındık nedeniyle taneli bir dokuya sahipti.)
- The sandcastle had a grainy texture and looked very realistic. (Kumdan yapılmış kale taneli bir dokuya sahipti ve çok gerçekçi görünüyordu.)
- The grainy consistency of the mashed potatoes was due to the potato skins not being removed. (Püre patatesin taneli kıvamı, patates kabuklarının çıkarılmamasından kaynaklandı.)
Hemen Yorum Yaz