Goof İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Goof İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Goof Nedir?

Goof, genellikle bir hatadan veya dikkatsizlikten kaynaklanan bir yanlışlık anlamına gelir. Aynı zamanda, bir espri veya şaka yapmak için yapılan bir eylem de olabilir.

Örnek Cümleler:

1. I made a goof on the spelling test. (Ben yazım sınavında bir hata yaptım.)
2. He made a goof and accidentally sent the email to the wrong person. (O, bir hata yapıp yanlış kişiye e-posta gönderdi.)
3. Don’t be mad at me for my goof. (Hatam için bana kızma.)
4. The comedian’s goof got a big laugh from the audience. (Komedyenin şakası izleyicilerden büyük bir gülümseme aldı.)
5. I can’t believe I made such a silly goof. (Bu kadar aptalca bir hata yaptığıma inanamıyorum.)
6. She felt embarrassed after her goof on stage. (Sahnedeki hatası sonrası utanmıştı.)
7. The coach yelled at the player for his goof during the game. (Antrenör, oyuncunun maç sırasında yaptığı hatası nedeniyle bağırdı.)
8. It was just a minor goof, nothing to worry about. (Bu sadece küçük bir hata, endişelenecek bir şey yok.)
9. He goofed around all day instead of studying for his exam. (Sınavına çalışmak yerine tüm gün aptalca şeylerle uğraştı.)
10. The boss was not happy with the employee’s goof at the important meeting. (Patron, önemli toplantıdaki çalışanının hatasıyla mutlu değildi.)
11. The actress made a goof during the live interview. (Aktris, canlı röportaj sırasında bir hata yaptı.)
12. He apologized for his goof and promised to fix it. (Hatası için özür diledi ve düzeltmek için söz verdi.)
13. Her goof caused a delay in the project. (Onun hatası projede gecikmeye neden oldu.)
14. I always goof around with my friends during lunch break. (Öğle arasında arkadaşlarımla hep aptalca şeyler yaparım.)
15. His goof led to a misunderstanding between the two of them. (Onun hatası, ikisi arasında bir anlaşmazlığa neden oldu.)
16. She’s always goofing off instead of doing her homework. (O, ödevlerini yapmak yerine daima aptalca şeylerle uğraşıyor.)
17. The director allowed some goofing around on the movie set to ease the tension. (Yönetmen, gerilimi azaltmak için film setinde biraz aptalca şeylere izin verdi.)
18. His goof cost the company a lot of money. (Onun hatası, şirkete çok para kaybettirdi.)
19. They all had a good laugh at his goof. (Hepsinin aptalca hatasına güldüler.)
20. She didn’t want to make a goof on her first day at work. (İ

şindeki ilk gününde bir hata yapmak istemiyordu.)

Not: Cümlelerin İngilizce kısmı kalın ve mavi renkte HTML etiketleriyle belirtilmiştir.