Glumly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glumly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glumly Nedir?


Glumly, Türkçe karşılığı “somurtarak” olan bir sıfat olarak kullanılan bir kelime. İnsanların karamsar, üzgün, bezgin veya somurtkan bir tavırla davranmalarını ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. She looked glumly out of the window, lost in her thoughts. (Düşüncelere dalan bir şekilde pencereden somurtarak baktı.)
2. He sighed glumly as he realized he had failed his exam. (Sınavında başarısız olduğunu anlayınca somurtarak iç çekti.)
3. The children played glumly in the rain, their spirits dampened by the weather. (Çocuklar hava durumundan dolayı moral bozukluğu içinde yağmurda oynadılar.)
4. After the breakup, she walked glumly around the house, feeling lonely. (Ayrılıktan sonra, yalnız hissettiği için evin etrafında somurtarak yürüdü.)
5. The football team sat glumly on the bench after losing the game. (Futbol takımı oyunu kaybettikten sonra kenarda somurtarak oturdu.)
6. He glumly accepted the fact that he had to work on the weekend. (Hafta sonu çalışması gerektiği gerçeğini somurtarak kabul etti.)
7. She answered glumly when her boss asked her how she was doing. (Patronu onun nasıl olduğunu sorduğunda somurtarak cevap verdi.)
8. The old man watched glumly as his garden was destroyed by the storm. (Yaşlı adam fırtına tarafından bahçesinin tahrip edilmesini somurtarak izledi.)
9. She sat glumly at her desk, unable to concentrate on her work. (İşine odaklanamayan bir şekilde masasında somurtarak oturdu.)
10. The student received his test results glumly, knowing that he had not done well. (Başarısız olduğunu bilen öğrenci, sınav sonuçlarını somurtarak aldı.)
11. The bride’s father looked glumly at his empty wallet, knowing that he had to pay for the wedding. (Kızının babası düğün için ödeme yapması gerektiğini bilerek boş cüzdanına somurtarak baktı.)
12. The hiker trudged glumly through the muddy trail, regretting his decision to go hiking. (Yürüyüşe gitme kararından pişmanlık duyan gezgin, çamurlu patikada somurtarak yürüdü.)
13. The restaurant owner looked glumly at the empty tables, wishing for more customers. (Daha fazla müşteri isteyen restoran sahibi boş masalara somurtarak baktı.)
14. The musician played glumly to an empty room, disappointed by the lack of audience. (İzleyici eksikliğinden dolayı hayal kırıklığına uğrayan müzisyen boş bir odaya somurtarak çaldı.)
15

  1. The actor walked glumly off the stage after forgetting his lines during the play. (Oyun sırasında repliklerini unutarak sahneden somurtarak ayrılan aktör)
  2. The dog lay glumly on the floor, missing his owner who was away on a trip. (Sahibinin seyahatte olmasından dolayı özleyen köpek yerde somurtarak yattı.)
  3. The employee worked glumly at his desk, feeling unappreciated by his boss. (Patronu tarafından takdir edilmediğini hisseden çalışan masasında somurtarak çalıştı.)
  4. The driver looked glumly at his car, realizing it had broken down on a deserted road. (Terkedilmiş bir yolda arızalanan arabasına somurtarak bakan şoför)
  5. The girl sat glumly at the party, feeling left out and alone. (Partide yalnız ve dışlanmış hisseden kız somurtarak oturdu.)
  6. The man waited glumly for the train, knowing that it would be delayed for hours. (Saatlerce gecikmesi bekleyen adam treni somurtarak bekledi.)

Türkçe Anlamları: somurtarak, üzgün bir şekilde, karamsar bir tavırla, moral bozukluğu içinde, iç çekerek, pişmanlık duyarak, umutsuz bir şekilde, hayal kırıklığına uğrayarak, yalnız hissederek, takdir edilmeyen bir şekilde, özlemle, terkedilmiş hissederek, yalnız hissederek, dışlanmış hissederek, gecikme bekleyerek.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.