Gloom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gloom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gloom Nedir?

Gloom, genellikle üzüntü, karanlık bir ruh hali, depresyon veya belirsiz bir endişe ile ilişkilendirilen bir kelime olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The gloom of the dark forest was unsettling. (Karanlık ormanın kasveti rahatsız ediciydi.)
2. The loss of his job put him in a state of gloom. (İşini kaybetmek onu karamsarlığa sürükledi.)
3. She sat in gloom, contemplating her mistakes. (Hatalarını düşünerek kasvetli bir şekilde oturdu.)
4. The weather outside matched his gloomy mood. (Dışarıdaki hava, karamsar ruh haline uygundu.)
5. The gloom of the news put a damper on the party. (Haberlerin kasveti parti havasını bozdu.)
6. The old castle was shrouded in gloom and mystery. (Eski kale, kasvet ve gizemle örtülüydü.)
7. The gloom in her eyes betrayed her sadness. (Gözlerindeki kasvet üzüntüsünü ele veriyordu.)
8. He couldn’t shake off the gloom that had settled on him. (Üzerinde yerleşen kasvetten kurtulamadı.)
9. The gloom in the room was palpable. (Odadaki kasvet hissedilebilirdi.)
10. Her gloomy predictions turned out to be true. (Kasvetli tahminleri doğru çıktı.)
11. The city was blanketed in gloom as the storm approached. (Fırtına yaklaştıkça şehir kasvetle kaplandı.)
12. The gloom of the cemetery gave her chills. (Mezarlıkta hissedilen kasvet ona ürperti verdi.)
13. The film’s gloomy ending left the audience feeling depressed. (Filmin kasvetli sonu seyircileri depresyona soktu.)
14. The gloom of the winter months always affected his mood. (Kış aylarındaki kasvet her zaman ruh halini etkilerdi.)
15. The gloom in his voice was unmistakable. (Sesindeki kasvet açıkça belliydi.)
16. The gloom of the empty house was suffocating. (Boş evin kasveti boğucuydu.)
    18. He tried to shake off the gloom by going for a walk in the park. (Parkta yürüyerek kasveti üzerinden atmaya çalıştı.)
    19. The gloomy atmosphere of the prison was overwhelming. (Cezaevinin kasvetli atmosferi bunaltıcıydı.)
    20. She couldn’t help but feel a sense of gloom as she said goodbye to her best friend. (En iyi arkadaşına veda ederken bir kasvet hissiyle kendini tutamadı.)