Gleeful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Gleeful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Anlam: Mutlu, keyifli, neşeli, memnun.
- She danced with gleeful abandon. (O, neşeyle dans etti.)
- The children were gleeful at the prospect of a snow day. (Çocuklar kar tatili olasılığına sevinçle doluydular.)
- The team was gleeful after their victory. (Takım, zaferlerinden sonra neşeyle doluydular.)
- The puppy ran around the yard in a gleeful frenzy. (Köpek yavruları, neşe içinde bahçede koştular.)
- He grinned at her with a gleeful expression. (O, neşeli bir ifadeyle ona sırıttı.)
- The partygoers were in a gleeful mood. (Partiye katılanlar neşe doluydular.)
- The audience erupted in gleeful applause. (İzleyiciler, neşeyle alkışladılar.)
- The children were gleeful when they found out they were going to the amusement park. (Çocuklar, eğlence parkına gideceklerini öğrendiklerinde neşelendiler.)
- The fans were gleeful after their team won the championship. (Hayranlar, takımlarının şampiyonluğu kazandıktan sonra neşeyle doluydular.)
- She let out a gleeful laugh. (O, neşeyle kahkaha attı.)
- He was gleeful when he found out he got the job. (İşi aldığını öğrendiğinde neşeyle doluydu.)
- The little girl was gleeful when she saw her birthday cake. (Küçük kız, doğum günü pastasını görünce neşeli oldu.)
- The cat played with a gleeful energy. (Kedi neşeyle enerjik bir şekilde oynadı.)
- The students were gleeful to be done with their exams. (Öğrenciler, sınavlarını bitirdikleri için neşeliydiler.)
- The couple was gleeful on their wedding day. (Çift, düğün günlerinde neşeyle doluydular.)
- The puppy wagged its tail in a gleeful greeting. (Köpek yavrusu, neşeyle kuyruğunu sallayarak karşıladı.)
- He gave her a gleeful high five. (O, ona neşeli bir şekilde yüksek beş verdi.) The children were gleeful as they played in the park. (Çocuklar parkta oynarken neşeliydiler.)
- The audience was gleeful as they watched the acrobat perform dangerous stunts. (İzleyiciler, akrobatın tehlikeli numaralarını yaparken neşeliydiler.)
- She jumped up and down with gleeful excitement. (O, neşeyle heyecanla zıpladı.)
- The crowd was gleeful as they cheered on their favorite team. (Kalabalık, favori takımlarına destek verirken neşeliydi.)
- He had a gleeful expression on his face when he received his birthday present. (Doğum günü hediyesini aldığında yüzünde neşeli bir ifade vardı.)
Türkçe Karşılıklar: mutlu, keyifli, neşeli, memnun, sevinçli, neşeyle dolu.
Hemen Yorum Yaz