Get On The Bus İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Get On The Bus İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Get On The Bus Nedir?

Get On The Bus bir Amerikan filminin adıdır. Bu film, bir grup Afrikalı-Amerikalı adamın Washington, DC’deki Birleşik Milletler mitingine katılmak için bir yolculuğa çıkmalarını konu alır. Ayrıca, “Get On The Bus” ifadesi genellikle bir grup insanın bir araya gelerek bir yerdeki bir etkinliğe katılmak için bir araç kullanması anlamında da kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. Get on the bus and don’t forget your ticket. (Otobüse bin ve biletini unutma.)
2. We have to get on the bus early to make it to the concert on time. (Konsere zamanında yetişmek için erken otobüse binmeliyiz.)
3. The students always get on the bus in an orderly fashion. (Öğrenciler her zaman düzenli bir şekilde otobüse binerler.)
4. If you want to go to the game, you need to get on the bus with the team. (Maça gitmek istiyorsan, takımla birlikte otobüse binmen gerekir.)
5. The tour guide told us to get on the bus so we could continue our sightseeing. (Rehber, geziye devam edebilmek için otobüse binmemizi söyledi.)
6. The children were excited to get on the bus for their field trip. (Çocuklar, gezi için otobüse binmekten heyecanlıydılar.)
7. Don’t be late or you’ll miss the bus. Get on the bus as soon as you can. (Geç kalma yoksa otobüsü kaçırırsın. Mümkün olan en kısa sürede otobüse bin.)
8. The church group plans to get on the bus for their annual retreat. (Kilise grubu, yıllık çekilme için otobüse binmeyi planlıyor.)
9. The commuters hurried to get on the bus before it left the station. (Pendlerler, istasyondan ayrılmadan önce otobüse binmek için acele ettiler.)
10. The band members were all ready to get on the bus and start their tour. (Grup üyeleri, turnelerine başlamak için otobüse binmeye hazırdılar.)
11. Get on the bus and take a seat, we’ll be departing soon. (Otobüse binin ve bir koltuk alın, yakında hareket edeceğiz.)
12. The soccer team had to get on the bus

early in the morning to travel to their away game. (Futbol takımı, deplasman maçlarına gitmek için sabah erken saatte otobüse binmek zorunda kaldı.)
13. The protesters were chanting as they prepared to get on the bus to attend the rally. (Protestocular, mitinge katılmak için otobüse binmeden önce slogan atıyorlardı.)

14. The school arranged for the students to get on the bus for their annual camping trip. (Okul, öğrencilerin yıllık kamp gezisi için otobüse binmelerini sağladı.)
15. The travelers had to get on the bus to reach their destination since there were no trains available. (Yolcular, trenlerin olmaması nedeniyle varacakları yere ulaşmak için otobüse binmek zorunda kaldılar.)
16. The band members were laughing and joking as they prepared to get on the bus for their concert tour. (Grup üyeleri, konser turnesi için otobüse binmeden önce gülerken ve şakalaşıyorlardı.)
17. The commuters waited in line patiently to get on the bus after a long day at work. (Pendlerler, çalıştıkları uzun bir günün ardından otobüse binmek için sabırla sıraya girdiler.)
18. The team had to get on the bus and head back to their hotel after the game. (Takım, maçtan sonra otobüse binip otellerine geri dönmek zorunda kaldılar.)
19. The tourists were excited to get on the bus for their city tour. (Turistler, şehir turu için otobüse binmekten heyecanlıydılar.)
20. The choir members had to get on the bus early in the morning for their performance at the church. (Koro üyeleri, kilisedeki performansları için sabah erken saatte otobüse binmek zorunda kaldılar.)