Get Heavy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Get Heavy ile İlgili Cümleler
Anlamı: “Get Heavy” ifadesi Türkçe’de “ağırlaşmak” veya “yüklenmek” anlamına gelir. İngilizce’de ise “Get Heavy” ifadesi birçok farklı anlama gelebilir, örneğin:
- Yıkıcı olmak, şiddet kullanmak
- Bir konuda ayrıntılı veya zorlu olmak
- Sorunlu veya sinir bozucu olmak
- Fazla miktarda alkol veya uyuşturucu kullanmak
Örnek Cümleler:
- Don’t get heavy with me, I’m just trying to help. (Benimle ağırlaşma, sadece yardım etmeye çalışıyorum.)
- The conversation got heavy when they started talking about politics. (Siyaset hakkında konuşmaya başladıklarında konuşma ağırlaştı.)
- He always gets heavy after a few drinks. (Birkaç içki aldıktan sonra her zaman ağırlaşır.)
- The teacher got heavy with the students who were misbehaving. (Kötü davranan öğrencilere öğretmen ağırlaştı.)
- The party got heavy when the police showed up. (Polis geldiğinde parti ağırlaştı.)
- She tends to get heavy when she’s stressed out. (Stresli olduğunda genellikle ağırlaşır.)
- His jokes were getting a little heavy for the children in the room. (Odasındaki çocuklar için şakaları biraz ağırlaşıyordu.)
- The mood of the room got heavy when they started talking about the accident. (Kaza hakkında konuşmaya başladıklarında odanın havası ağırlaştı.)
- The air in the room got heavy as the argument escalated. (Tartışma büyüdükçe odadaki hava ağırlaştı.)
- The concert got heavy when the mosh pit started. (Mosh pit başladığında konser ağırlaştı.)
- The meeting got heavy when the budget was discussed. (Bütçe konuşulduğunda toplantı ağırlaştı.)
- He always gets heavy when he’s had too much to drink. (Çok içki içtiğinde her zaman ağırlaşır.)
- The atmosphere in the room got heavy when the news was announced. (Haber duyurulduğunda odadaki atmosfer ağırlaştı.)
- The conversation got heavy when they started talking about their past relationships. (Geçmiş ilişkilerinden bahsetmeye başladıklarında konuşma ağırlaştı.)
- She tends to get heavy when she’s discussing her beliefs. (İnançlarından bahsederken genellikle ağırlaşır.)
- The mood in the room got heavy when the boss announced layoffs. (İşten çıkarmaları duyurduğunda odadaki havada ağırlaşma oldu.)
- The party got heavy when the fighting started. (Kavga başladığında
- The conversation got heavy when they started discussing sensitive political topics. (Hassas siyasi konuları tartışmaya başladıklarında konuşma ağırlaştı.)
- The atmosphere in the room got heavy when the news of the tragedy was announced. (Tragedyanın haberinin duyurulmasıyla, odadaki atmosfer ağırlaştı.)
- He tends to get heavy when he’s arguing with someone who has a different opinion. (Farklı bir görüşü olan biriyle tartıştığında genellikle ağırlaşır.)
Türkçe Karşılıkları:
- Benimle ağırlaşma, sadece yardım etmeye çalışıyorum.
- Siyaset hakkında konuşmaya başladıklarında konuşma ağırlaştı.
- Birkaç içki aldıktan sonra her zaman ağırlaşır.
- Kötü davranan öğrencilere öğretmen ağırlaştı.
- Polis geldiğinde parti ağırlaştı.
- Stresli olduğunda genellikle ağırlaşır.
- Odasındaki çocuklar için şakaları biraz ağırlaşıyordu.
- Kaza hakkında konuşmaya başladıklarında odanın havası ağırlaştı.
- Tartışma büyüdükçe odadaki hava ağırlaştı.
- Mosh pit başladığında konser ağırlaştı.
- Bütçe konuşulduğunda toplantı ağırlaştı.
- Çok içki içtiğinde her zaman ağırlaşır.
- Haber duyurulduğunda odadaki atmosfer ağırlaştı.
- Geçmiş ilişkilerinden bahsetmeye başladıklarında konuşma ağırlaştı.
- İnançlarından bahsederken genellikle ağırlaşır.
- İşten çıkarmaları duyurduğunda odadaki havada ağırlaşma oldu.
- Kavga başladığında parti ağırlaştı.
- Hassas siyasi konuları tartışmaya başladıklarında konuşma ağırlaştı.
- Tragedyanın haberinin duyurulmasıyla, odadaki atmosfer ağırlaştı.
- Farklı bir görüşü olan biriyle tartıştığında genellikle ağırlaşır.
Hemen Yorum Yaz