Get Close İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Get Close İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Get Close Nedir?

Get close, “yakınlaşmak” anlamına gelen bir İngilizce ifadedir. Genellikle fiziksel olarak yakınlaşmayı ifade etse de, aynı zamanda kişiler arasındaki ilişkilerin gelişmesini de ifade edebilir.

Örnek Cümleler:

  1. I want to get close to the stage to see the band better.
    (Tanju Özcan: “Grubu daha iyi görebilmek için sahneye yakınlaşmak istiyorum.”)

  2. It’s hard to get close to my boss; he’s always busy.
    (Ayşe Gündoğan: “Patronuma yakınlaşmak zor; o her zaman meşgul.”)

  3. I’m not ready to get close to someone again after my last relationship.
    (Mehmet Yılmaz: “Son ilişkimden sonra tekrar birine yakınlaşmaya hazır değilim.”)

  4. If you want to get close to wild animals, you need to be very careful.
    (Ahmet Demir: “Yabani hayvanlara yakınlaşmak istiyorsanız, çok dikkatli olmanız gerekir.”)

  5. We need to get close to our customers to understand their needs better.
    (Emre Çelik: “Müşterilerimize daha iyi anlayabilmek için onlara yakınlaşmamız gerekiyor.”)

  6. Can you get close to the door and tell me who’s knocking?
    (Esra Şen: “Kapıya yaklaşıp bana kimin kapıyı çaldığını söyler misin?”)

  7. The dancers tried to get close to each other to make the performance more intimate.
    (Ebru Yılmaz: “Dansçılar performansı daha samimi hale getirmek için birbirlerine yakınlaşmaya çalıştılar.”)

  8. The team needs to get close to the opponent’s goal if they want to score.
    (Kaan Karataş: “Takım, gol atmak istiyorsa, rakibin kaleye yakınlaşması gerekiyor.”)

  9. Getting close to nature can be very peaceful and refreshing.
    (Gözde Yıldırım: “Doğaya yakınlaşmak çok huzurlu ve yenileyici olabilir.”)

  10. I don’t like to get close to people I don’t know very well.
    (Hasan Ali: “Tanımadığım insanlara çok yakınlaşmayı sevmem.”)

  11. The couple got close and whispered to each other during the movie.
    (Kadir Uzun: “Çift, film sırasında yakınlaşıp birbirlerine fısıldadılar.”)

  12. The storm was getting close, and the sky turned dark.
    (Mehmet Ali: “Fırtına yaklaşıyordu ve gökyüzü karardı.”)

  13. It’s important to get close to your feelings and understand them.
    (Nur Aydın: “Duygularınıza yakınlaşmak ve onları anlamak

  1. The politician tried to get close to the voters by visiting their neighborhoods.
    (Onur Öztürk: “Politikacı, seçmenlere yakınlaşmak için mahallelerini ziyaret etmeye çalıştı.”)

  2. The children got close to the lake to skip rocks.
    (Pelin Yılmaz: “Çocuklar taş atmak için göle yakınlaştılar.”)

  3. The climbers had to get close to the summit to reach the top.
    (Ramazan Kaya: “Dağcılar zirveye ulaşmak için zirveye yakınlaşmak zorunda kaldılar.”)

  4. The couple decided to get close and start a family.
    (Seda Şahin: “Çift, yakınlaşarak bir aile kurmaya karar verdiler.”)

  5. If you want to learn a new language, you need to get close to native speakers.
    (Taha Yıldız: “Yeni bir dil öğrenmek istiyorsanız, yerli konuşuculara yakınlaşmanız gerekir.”)

  6. The cat slowly got close to the bird without making any noise.
    (Umut Özdemir: “Kedi, hiç ses çıkarmadan kuşa yavaşça yaklaştı.”)

  7. The best way to get close to a culture is to immerse yourself in it.
    (Yasemin Kaya: “Bir kültüre yakınlaşmanın en iyi yolu, içinde kendinizi kaybetmek.”)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.