Putrid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Putrid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Putrid kelimesinin Türkçe anlamı: çürük, pis, kötü kokulu

1. The putrid smell from the garbage can was overwhelming. (Çöp kutusundan gelen pis kokudan bunalıyordu.)
2. The fruit had turned putrid and was no longer edible. (Meyve çürümüş ve artık yenilemez hale gelmişti.)
3. The pond was filled with putrid water. (Gölet, kötü kokulu suyla doluydu.)
4. The putrid meat made him nauseous. (Çürük et, onu midesini bulandırdı.)
5. She couldn’t stand the putrid odor of the fish market. (Balık pazarındaki kötü koku, ona dayanılmaz geliyordu.)
6. The putrid state of the bathroom made her cringe. (Banyonun kötü haline dayanamadı.)
7. The putrid conditions in the prison were inhumane. (Cezaevindeki kötü koşullar insanlık dışıydı.)
8. The putrid taste of the milk indicated that it had gone bad. (Sütün kötü tadı, bozulduğunu gösteriyordu.)
9. The putrid air in the swamp was thick with the smell of decay. (Bataklıktaki kötü hava, çürümenin kokusuyla yoğundu.)
10. The putrid wound needed to be treated immediately. (Çürük yara acilen tedavi edilmeliydi.)
11. The putrid state of the public restroom was unacceptable. (Umumi tuvaletin kötü haline katlanılamazdı.)
12. The putrid corpse was surrounded by flies. (Çürük ceset, sineklerle çevriliydi.)
13. The putrid taste of the soup made her lose her appetite. (Çorbanın kötü tadı, iştahını kaybettirdi.)
14. The putrid smell of the fish was overpowering. (Balığın kötü kokusu baskındı.)
15. The putrid state of the kitchen was a health hazard. (Mutfaktaki kötü hal, sağlık riskiydi.)
16. The putrid conditions in the slums were deplorable. (Kenar mahallelerdeki kötü koşullar üzücüydü.)
17. The putrid water in the river was contaminated with sewage. (Nehirdeki kötü su, lağım ile kirletilmişti.)
18. The putrid stench of the garbage dump was unbearable. (Çöplüğün kötü kokusu dayanılmazdı.)
19. The putrid state of the hotel room was a disgrace. (Otel odasının kötü hal, rezildi.)
20. The putrid smell of the old books was evidence of mold. (Eski kitapların kötü kokusu, küfün bir işaretiydi.)

21. The putrid remains of the animal attracted scavengers to the area. (Hayvanın çürümüş kalıntıları, bölgeye leşçilleri çekti.)
22. The putrid atmosphere of the abandoned building was eerie. (Terk edilmiş binanın kötü havası ürkütücüydü.)
23. The putrid condition of the food was a result of poor hygiene practices. (Yiyeceklerin kötü hali, kötü hijyen uygulamalarının sonucuydu.)
24. The putrid smell of the swamp filled the air, making it difficult to breathe. (Bataklığın kötü kokusu, havayı doldurdu ve nefes almayı zorlaştırdı.)
25. The putrid liquid oozing from the trash bag was disgusting. (Çöp poşetinden sızan kötü sıvı tiksindiriciydi.)
26. The putrid state of the building was a safety hazard, and it needed to be condemned. (Binanın kötü hali güvenlik açısından tehlikeliydi ve kınanması gerekiyordu.)
27. The putrid smell of the sewer was nauseating. (Limanın kötü kokusu mide bulandırıcıydı.)
28. The putrid water in the swimming pool was a breeding ground for bacteria. (Havuzdaki kötü su, bakterilerin üremesi için bir ortam sağlıyordu.)
29. The putrid smell of the compost heap could be detected from a mile away. (Kompost yığınının kötü kokusu, bir mil uzaktan bile hissedilebilirdi.)
30. The putrid state of the bathroom made him feel unclean. (Banyonun kötü hal, kendini kirli hissetmesine neden oldu.)

Türkçe Anlamı: Pis, çürük, kötü kokulu

1. The putrid smell coming from the garbage can was unbearable. (Çöp kutusundan gelen pis koku dayanılmazdı.)
2. The putrid fruit was not fit for consumption. (Çürümüş meyve tüketilemezdi.)
3. The putrid water in the pond was a breeding ground for mosquitoes. (Göletin kötü suyu, sivrisineklerin üremesi için bir ortam sağlıyordu.)
4. The putrid meat made him feel sick. (Çürük et, onu hasta etti.)
5. The putrid smell emanating from the fish market was repulsive. (Balık pazarından yayılan kötü koku iğrençti.)
6. The putrid state of the bathroom made her want to leave immediately. (Banyonun kötü hal, hemen ayrılmak istemesine neden oldu.)
7. The putrid conditions in the prison were inhumane and violated basic human rights. (Cezaevindeki kötü koşullar, temel insan haklarını ihlal ediyordu.)
8. The putrid taste of the milk indicated that it had gone bad. (Sütün kötü tadı, bozulduğunu gösteriyordu.)
9. The putrid smell in the swamp was nauseating. (Batakl