Gentile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Gentile İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Kibar, nazik, insancıl.
Örnek Cümleler:
- She is such a gentile lady, always helping others. (O, her zaman başkalarına yardım eden çok nazik bir bayandır.)
- His gentile nature makes him the perfect candidate for the job. (Onun nazik doğası, iş için mükemmel bir aday yapar.)
- The gentile waiter served us with a smile. (Nazik garson, bize gülümseyerek hizmet etti.)
- We should always be gentile with animals. (Hayvanlarla her zaman nazik olmalıyız.)
- She has a gentile way of speaking that makes everyone feel comfortable. (Herkesi rahat hissettiren nazik bir konuşma tarzı var.)
- He is a true gentile, always putting others before himself. (O, her zaman kendisinden önce diğerlerini düşünen gerçek bir nazik insandır.)
- The gentile breeze was a relief from the hot sun. (Nazik esinti, sıcak güneşten bir rahatlık sağladı.)
- We should treat everyone in a gentile manner. (Herkesi nazik bir şekilde behandik etmeliyiz.)
- The gentile touch of her hand made him feel better. (Onun nazik dokunuşu, onu daha iyi hissettirdi.)
- She is known for her gentile personality and kind heart. (O, nazik kişiliği ve iyi kalbiyle tanınır.)
- The gentile flow of the river was soothing to watch. (Nehrin nazik akışı izlemek rahatlatıcıydı.)
- He always speaks in a gentile tone, even when he is angry. (O, her zaman nazik bir tonla konuşur, hatta öfkelendiğinde bile.)
- The gentile slope of the hill made it easy to climb. (Tepenin nazik yamaçı tırmanmayı kolaylaştırdı.)
- She has a gentile touch when it comes to decorating. (Dekorasyon konusunda nazik bir dokunuşu var.)
- He is a gentile giant, towering over everyone else. (O, herkesin üzerinde yükselen bir nazik devdir.)
- The gentile rain was a welcome change from the heavy downpour. (Nazik yağmur, yoğun sağanaktan hoş bir değişiklikti.)
- We should always be gentile with our words, especially when speaking to children. (Özellikle çocuklarla konuşurken, her zaman sözlerimize nazik olmalıyız.)
- The gentile curve of the road made for a pleasant drive. (Yolun nazik kıvrımı, keyifli bir sürüş sağladı.)
- Her gentile mannerisms made her the perfect hostess. (Onun nazik davranışları, mükemmel bir ev sahibesi yaptı.)
- He always handles difficult situations with a gentile touch. (Zor durumları her zaman nazik bir yaklaşımla çözer
- The gentile sound of the piano filled the room with calmness. (Piyano’nun nazik sesi, odanın huzur dolmasını sağladı.)
- Being gentile with yourself is important for your mental health. (Kendinize karşı nazik olmak, zihinsel sağlığınız için önemlidir.)
- The gentile slopes of the mountain made it a popular spot for hiking. (Dağın nazik yamaçları, yürüyüş yapmak için popüler bir nokta yaptı.)
- Her gentile smile put everyone at ease. (Onun nazik gülümsemesi herkesi rahatlattı.)
- The gentile touch of her brush created a beautiful painting. (Fırçasının nazik dokunuşu, güzel bir tablo yarattı.)
- He always greets his guests with a gentile handshake. (Misafirlerini her zaman nazik bir el sıkışma ile karşılıyor.)
- The gentile warmth of the sun on her skin was comforting. (Cildindeki güneşin nazik sıcaklığı rahatlatıcıydı.)
- She has a gentile approach to teaching that inspires her students. (Öğretim konusunda nazik bir yaklaşımı var, öğrencilerini ilham veriyor.)
- The gentile rhythm of the music made it easy to dance to. (Müziğin nazik ritmi, dans etmeyi kolaylaştırdı.)
- He always handles animals with a gentile touch, earning their trust. (O, her zaman hayvanları nazik bir dokunuşla ele alarak, onların güvenini kazanır.)
Hemen Yorum Yaz