Gaze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gaze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gaze İle İlgili Cümleler

Anlamı: Bakış, gözün odaklandığı yere yönelmesi veya uzun süre bakış atması.

  1. She gazed out the window, lost in thought. (O, düşüncelere dalıp pencereden dışarıya bakmaktaydı.)
  2. His gaze lingered on her for a moment before he turned away. (Gözleri bir an için onda kaldıktan sonra başka tarafa döndü.)
  3. The child’s gaze was fixed on the toy in the store window. (Çocuğun gözleri vitrindeki oyuncakta sabit kalmıştı.)
  4. She avoided his gaze when he asked her if anything was wrong. (Bir şeylerin yanlış olduğunu sorduğunda, onun gözlerinden kaçındı.)
  5. He felt uncomfortable under the intense gaze of the audience. (Seyircilerin yoğun bakışları altında rahatsız hissetti.)
  6. She couldn’t help but gaze in wonder at the beautiful sunset. (O, güzel gün batımına hayranlıkla bakmaktan kendini alamadı.)
  7. His gaze was drawn to the painting hanging on the wall. (Duvarın üzerinde asılı olan tabloya gözü takıldı.)
  8. She gazed up at the stars, marveling at their beauty. (Yıldızlara bakıp, güzelliklerine hayran oldu.)
  9. He couldn’t tear his gaze away from the stunningly beautiful woman in front of him. (Önünde duran inanılmaz güzel kadından gözlerini alamadı.)
  10. The statue seemed to gaze down at him from its pedestal. (Heykel, ona tabanından bakıyormuş gibi görünüyordu.)
  11. She held his gaze for a moment before looking away. (Bir an için onun gözlerine baktı, sonra başka tarafa döndü.)
  12. The dog gazed up at its owner, wagging its tail. (Kuyruğunu sallayarak sahibine bakan köpek.)
  13. The crowd’s gaze was fixed on the stage as the curtains were drawn back. (Perdeler açıldığında kalabalığın dikkati sahneye odaklandı.)
  14. She gazed at the old photograph, lost in memories of the past. (Geçmişe dair anılar içinde kaybolmuş şekilde eski fotoğrafa baktı.)
  15. He gazed off into the distance, lost in thought. (Düşüncelere dalıp uzaklara baktı.)
  16. The cat’s gaze followed the bird as it flew by outside the window. (Kedinin gözleri, pencerenin dışından uçan kuşu takip etti.)
  17. She met his gaze and smiled warmly. (Göz teması kurup sıcak bir şekilde gülümsedi.)
  18. His gaze was fixed on the computer screen as he worked on the project. (Proje üzerinde çalışırken, gözü bilgisayar ekranında sabit kalmıştı.)
  19. The young couple gazed into each other’s eyes, lost in love. (Gen

ç çift göz teması kurup aşkın içinde kayboldu.)
20. The hiker gazed up at the towering mountain peaks, feeling small in comparison. (Dağların devasa zirvelerine bakarak kendini küçük hisseden yürüyüşçü.)

Türkçe Karşılıkları: bakış, göz teması, gözü takılmak, dikkatle bakmak, gözlerden kaçınmak, gözlerini alamamak, hayranlıkla bakmak, gözleri uzaklaştırmak, gözlerini kırpmadan bakmak, göz teması kurmak, gözü sabitlenmek, gözlerini dikmek, göz temasında kalmak, gözleri takip etmek, gözleriyle ölçmek, gözleri kaybolmak, gözlerini dikmek, gözlerinde kaybolmak, küçük hissetmek.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.