Garrison İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Garrison İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Garrison

Garrison, İngilizce bir kelime olup, genellikle bir askeri üs veya kale anlamında kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. We need to reinforce the garrison before the enemy attacks. (Düşman saldırısı öncesinde garnizonu güçlendirmemiz gerekiyor.)
  2. The garrison was heavily guarded against any potential threats. (Garnizon, potansiyel tehditlere karşı yoğun bir şekilde korunuyordu.)
  3. The soldiers at the garrison were on high alert due to recent terrorist activity. (Garnizondaki askerler, yakın zamandaki terörist faaliyetler nedeniyle yüksek alarm durumundaydılar.)
  4. The garrison commander ordered a full-scale attack on the enemy positions. (Garnizon komutanı, düşman pozisyonlarına tam ölçekli bir saldırı emri verdi.)
  5. The garrison was strategically located on top of a hill overlooking the valley. (Garnizon, vadideki manzarayı izleyen bir tepe üzerinde stratejik olarak konumlandırılmıştı.)
  6. The garrison provided a safe haven for the refugees fleeing the war-torn region. (Garnizon, savaşın yıkıntılarından kaçan mülteciler için güvenli bir liman sağladı.)
  7. The garrison’s supplies were running low, and they needed urgent resupplies. (Garnizonun malzemeleri tükeniyordu ve acil yeniden tedarik ihtiyacı vardı.)
  8. The garrison was responsible for protecting the border from any unauthorized crossings. (Garnizon, izinsiz geçişleri engellemekle sınırın korunmasından sorumluydu.)
  9. The garrison was equipped with the latest technology to detect and neutralize any potential threats. (Garnizon, olası tehditleri tespit etmek ve etkisiz hale getirmek için en son teknolojiyle donatılmıştı.)
  10. The garrison’s medical staff provided treatment to the wounded soldiers. (Garnizonun tıbbi personeli, yaralı askerlere tedavi sağladı.)
  11. The garrison was in dire need of reinforcements after suffering heavy losses in the previous battle. (Garnizon, önceki savaşta ağır kayıplar verdikten sonra acil takviyeye ihtiyaç duyuyordu.)
  12. The garrison was surrounded by enemy forces, and their supplies were running low. (Garnizon, düşman kuvvetleri tarafından kuşatılmıştı ve malzemeleri tükeniyordu.)
  13. The garrison’s walls were reinforced with concrete to withstand enemy attacks. (Garnizonun duvarları, düşman saldırılarına dayanacak şekilde betonla güçlendirilmişti.)
  14. The garrison was located in a remote area, and getting supplies was a logistical challenge. (Garnizon, uzak bir bölgede bulunuyordu ve malzeme temini lojistik bir zorluktu.)
  15. The garrison’s command center was equipped with state-of-the-art communication

equipment to coordinate with other military units. (Garnizonun komuta merkezi, diğer askeri birimlerle koordinasyon için en son iletişim ekipmanlarıyla donatılmıştı.)
16. The garrison’s soldiers were trained to operate in extreme weather conditions. (Garnizonun askerleri, aşırı hava koşullarında çalışmaya yönelik eğitim almışlardı.)

  1. The garrison’s perimeter was constantly patrolled by armed guards. (Garnizonun çevresi, sürekli silahlı korumalar tarafından devriye geziliyordu.)
  2. The garrison was established during the colonial era to control the local population. (Garnizon, yerel nüfusu kontrol etmek için sömürge döneminde kurulmuştu.)
  3. The garrison’s artillery was positioned to cover all possible enemy approaches. (Garnizonun topçusu, olası düşman yaklaşımlarının tamamını kapsayacak şekilde konumlandırılmıştı.)
  4. The garrison’s commander inspected the troops’ readiness for the upcoming battle. (Garnizonun komutanı, askerlerin yaklaşan savaş için hazırlıklarını denetledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.