Gape İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gape İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gape İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Ağız açık kalmak, hayret etmek, şaşırmak.

  1. The audience gaped in amazement as the magician made the elephant disappear. (İzleyiciler sihirbazın fili kaybolması karşısında hayretle ağızlarını açtılar.)
  2. She couldn’t help but gape at the stunning view from the mountaintop. (Dağın zirvesinden muhteşem manzaraya bakarken şaşkınlıktan ağzını açmadan edemedi.)
  3. The little boy gaped in awe at the enormous dinosaur skeleton at the museum. (Müzede devasa dinozor iskeletine hayranlıkla bakan küçük çocuk ağzını açık tuttu.)
  4. I couldn’t help but gape when I saw my favorite celebrity walking down the street. (En sevdiğim ünlünün sokağı boyunca yürürken hayretle ağzımı açmadan edemedim.)
  5. The teacher gaped in disbelief when she saw the student’s amazing artwork. (Öğrencinin muhteşem sanat eserini görünce öğretmen hayretle ağzını açtı.)
  6. The tourists gaped at the beautiful castle as they approached it. (Turistler, yaklaştıkça güzel kaleye hayretle baktılar.)
  7. The child gaped in wonder as the fireworks lit up the night sky. (Havai fişekler gece gökyüzünü aydınlatınca çocuk hayranlıkla ağzını açtı.)
  8. I couldn’t help but gape when I saw the enormous statue in the park. (Parktaki devasa heykeli görünce hayretle ağzımı açmadan edemedim.)
  9. The audience gaped at the amazing acrobatics performed by the circus performers. (Sirkin sanatçıların harika akrobatik gösterisine izleyiciler hayretle ağızlarını açtılar.)
  10. She gaped at the price of the designer handbag in the store window. (Mağaza vitrinindeki tasarımcı el çantasının fiyatına şaşkınlıkla baktı.)
  11. The hiker gaped in amazement at the breathtaking waterfall. (Yürüyüşçü nefes kesen şelaleye hayretle baktı.)
  12. The students gaped in surprise as the principal announced a snow day. (Okul müdürü kar tatili olduğunu duyurunca öğrenciler şaşkınlıkla ağızlarını açtılar.)
  13. The cat gaped at the bird sitting on the windowsill. (Pencere pervazında oturan kuşa bakan kedi hayretle ağzını açtı.)
  14. The passengers gaped in horror as the plane hit severe turbulence. (Uçak şiddetli türbülansa girdiğinde yolcular dehşet içinde ağızlarını açtılar.)
  15. He gaped in disbelief as the car sped past him, going well over the speed limit. (Araba hız limitinin

çok üzerinde geçerken yanından hızla geçerken, o da hayretle ağzını açtı.)
16. The little girl gaped in amazement as the magician pulled a rabbit out of his hat. (Sihirbaz şapkasından tavşan çıkardığında küçük kız hayretle ağzını açtı.)

  1. The visitors gaped at the grandeur of the palace as they walked through its halls. (Ziyaretçiler, sarayın salonlarında yürürken görkemine hayretle baktılar.)
  2. The audience gaped in astonishment as the singer hit a high note. (Şarkıcı yüksek bir notada seslendirince izleyiciler hayrete düşerek ağızlarını açtılar.)
  3. The dog gaped at the ball as it rolled across the floor. (Top zeminde ilerlerken, köpek hayretle topa baktı.)
  4. The spectators gaped in awe as the fireworks lit up the night sky. (Havai fişekler gece gökyüzünü aydınlatınca seyirciler hayranlıkla ağızlarını açtılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.