Gape İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Gape İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Ağız açık kalmak, hayret etmek, şaşırmak.
- The audience gaped in amazement as the magician made the elephant disappear. (İzleyiciler sihirbazın fili kaybolması karşısında hayretle ağızlarını açtılar.)
- She couldn’t help but gape at the stunning view from the mountaintop. (Dağın zirvesinden muhteşem manzaraya bakarken şaşkınlıktan ağzını açmadan edemedi.)
- The little boy gaped in awe at the enormous dinosaur skeleton at the museum. (Müzede devasa dinozor iskeletine hayranlıkla bakan küçük çocuk ağzını açık tuttu.)
- I couldn’t help but gape when I saw my favorite celebrity walking down the street. (En sevdiğim ünlünün sokağı boyunca yürürken hayretle ağzımı açmadan edemedim.)
- The teacher gaped in disbelief when she saw the student’s amazing artwork. (Öğrencinin muhteşem sanat eserini görünce öğretmen hayretle ağzını açtı.)
- The tourists gaped at the beautiful castle as they approached it. (Turistler, yaklaştıkça güzel kaleye hayretle baktılar.)
- The child gaped in wonder as the fireworks lit up the night sky. (Havai fişekler gece gökyüzünü aydınlatınca çocuk hayranlıkla ağzını açtı.)
- I couldn’t help but gape when I saw the enormous statue in the park. (Parktaki devasa heykeli görünce hayretle ağzımı açmadan edemedim.)
- The audience gaped at the amazing acrobatics performed by the circus performers. (Sirkin sanatçıların harika akrobatik gösterisine izleyiciler hayretle ağızlarını açtılar.)
- She gaped at the price of the designer handbag in the store window. (Mağaza vitrinindeki tasarımcı el çantasının fiyatına şaşkınlıkla baktı.)
- The hiker gaped in amazement at the breathtaking waterfall. (Yürüyüşçü nefes kesen şelaleye hayretle baktı.)
- The students gaped in surprise as the principal announced a snow day. (Okul müdürü kar tatili olduğunu duyurunca öğrenciler şaşkınlıkla ağızlarını açtılar.)
- The cat gaped at the bird sitting on the windowsill. (Pencere pervazında oturan kuşa bakan kedi hayretle ağzını açtı.)
- The passengers gaped in horror as the plane hit severe turbulence. (Uçak şiddetli türbülansa girdiğinde yolcular dehşet içinde ağızlarını açtılar.)
- He gaped in disbelief as the car sped past him, going well over the speed limit. (Araba hız limitinin
çok üzerinde geçerken yanından hızla geçerken, o da hayretle ağzını açtı.)
16. The little girl gaped in amazement as the magician pulled a rabbit out of his hat. (Sihirbaz şapkasından tavşan çıkardığında küçük kız hayretle ağzını açtı.)
- The visitors gaped at the grandeur of the palace as they walked through its halls. (Ziyaretçiler, sarayın salonlarında yürürken görkemine hayretle baktılar.)
- The audience gaped in astonishment as the singer hit a high note. (Şarkıcı yüksek bir notada seslendirince izleyiciler hayrete düşerek ağızlarını açtılar.)
- The dog gaped at the ball as it rolled across the floor. (Top zeminde ilerlerken, köpek hayretle topa baktı.)
- The spectators gaped in awe as the fireworks lit up the night sky. (Havai fişekler gece gökyüzünü aydınlatınca seyirciler hayranlıkla ağızlarını açtılar.)
Hemen Yorum Yaz