Gamine İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Gamine
Gamine, Fransızca kökenli bir kelime olup, genellikle zarif, çekici, çocuksu ve tomboy gibi anlamları ifade eder.
- She looked so gamine in her short hair and overalls. (O, kısa saçları ve tulumuyla çok çekici görünüyordu.)
- The actress has a gamine charm that captivates her audience. (Oyuncu, izleyicilerini esir alan çekici bir zarafete sahip.)
- Her gamine style is a combination of masculine and feminine elements. (Onun tomboy tarzı, eril ve dişil unsurların bir kombinasyonudur.)
- The gamine girl rode her bike with confidence and skill. (Tomboy kız bisikletini özgüven ve beceriyle sürdü.)
- The model’s gamine features make her stand out on the runway. (Modelin çocuksu özellikleri, podyumda öne çıkmasını sağlıyor.)
- She has a gamine quality that makes her seem younger than she is. (O, daha genç görünmesini sağlayan bir çocuksu kaliteye sahip.)
- The actress was cast in the role of a gamine shopgirl. (Oyuncu, bir çekici dükkan kızı rolüne seçildi.)
- The gamine’s mischievous smile hinted at her playful personality. (Tomboy’un yaramaz gülümsemesi, oynak kişiliğine işaret etti.)
- The gamine’s nimble movements made her a skilled dancer. (Tomboy’un çevik hareketleri, onu yetenekli bir dansçı yaptı.)
- The film’s gamine protagonist defied societal norms and expectations. (Filmin çocuksu kahramanı, toplumsal normlara ve beklentilere karşı çıktı.)
- Her gamine style of dress was inspired by the fashion of the 1960s. (Onun tomboy giyim tarzı, 1960’ların modasından ilham alındı.)
- The gamine actress played the role of a streetwise orphan. (Tomboy oyuncu, sokak akıllısı bir yetim rolünü oynadı.)
- Her gamine energy and enthusiasm were infectious. (Onun çocuksu enerjisi ve coşkusu bulaşıcıydı.)
- The gamine’s carefree attitude belied a fierce determination. (Tomboy’un kaygısız tavırları, kıyasıya bir kararlılığın ardında yattı.)
- The fashion designer’s latest collection had a gamine vibe. (Moda tasarımcısının son koleksiyonu, bir tomboy atmosferi taşıyordu.)
- The gamine girl’s short hair accentuated her delicate features. (Tomboy kızın kısa saçları, narin özelliklerini vurguladı.)
- The gamine’s playful banter put everyone at ease. (Tomboy’un oynak lafları, herkesi rahatlattı.)
- The gamine actress was often cast in roles that required a mix of strength
and vulnerability. (Tomboy oyuncu, güçlülük ve savunmasızlık karışımı gerektiren rollerde sık sık yer alıyordu.)
19. The gamine’s natural grace and charm made her a favorite among her peers. (Tomboy’un doğal zarafeti ve çekiciliği, onu akranları arasında favori yapmıştı.)
- The photographer captured the gamine’s youthful spirit in the portrait. (Fotoğrafçı, portresinde tomboy’un genç ruhunu yakaladı.)
(Türkçe Çevirileri):
- Kısa saçları ve tulumuyla, o çok çekici görünüyordu.
- Oyuncunun çekici zarafeti, izleyicilerini esir alıyor.
- Onun tomboy tarzı, erkek ve kadın özelliklerinin birleşimidir.
- Tomboy kız bisikletini özgüven ve beceriyle sürdü.
- Modelin çocuksu özellikleri, podyumda öne çıkmasını sağlıyor.
- O, daha genç görünmesini sağlayan bir çocuksu kaliteye sahip.
- Oyuncu, çekici bir dükkan kızı rolüne seçildi.
- Tomboy’un yaramaz gülümsemesi, oynak kişiliğine işaret ediyordu.
- Tomboy’un çevik hareketleri, onu yetenekli bir dansçı yaptı.
- Filmin çocuksu kahramanı, toplumsal normlara ve beklentilere karşı çıktı.
- Onun tomboy giyim tarzı, 1960’ların modasından ilham alındı.
- Tomboy oyuncu, sokak akıllısı bir yetim rolünü oynadı.
- Onun çocuksu enerjisi ve coşkusu bulaşıcıydı.
- Tomboy’un kaygısız tavırları, kıyasıya bir kararlılığın ardında yattı.
- Moda tasarımcısının son koleksiyonu, bir tomboy atmosferi taşıyordu.
- Tomboy kızın kısa saçları, narin özelliklerini vurguladı.
- Tomboy’un oynak lafları, herkesi rahatlattı.
- Tomboy oyuncu, güçlülük ve savunmasızlık karışımı gerektiren rollerde sık sık yer alıyordu.
- Tomboy’un doğal zarafeti ve çekiciliği, onu akranları arasında favori yapmıştı.
- Fotoğrafçı, portresinde tomboy’un genç ruhunu yakaladı.
Hemen Yorum Yaz