Alone İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Alone İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Alone (Yalnız)

Alone kelimesi, tek başına kalmayı veya diğerleriyle birlikte olmayan bir durumu ifade eder. İşte İngilizce’de “alone” kelimesinin kullanıldığı 20 cümle:

  1. I prefer to be alone sometimes. (Bazen yalnız olmayı tercih ederim.)
  2. She lives alone in a small apartment. (Küçük bir apartmanda yalnız yaşıyor.)
  3. He felt lonely and alone in the new city. (Yeni şehirde yalnız ve yalnız hissetti.)
  4. Alone in the dark, she was scared. (Karanlıkta yalnız kaldığında korktu.)
  5. He had to face the situation alone. (Durumla tek başına yüzleşmek zorundaydı.)
  6. She ate alone in the cafeteria. (Kafeteryada yalnız yemek yedi.)
  7. Alone on the island, he had to find a way to survive. (Adada yalnız kaldığında, hayatta kalmak için bir yol bulmak zorundaydı.)
  8. She went to the movie theater alone. (Sinemaya yalnız gitti.)
  9. I don’t want to spend my whole life alone. (Tüm hayatımı yalnız geçirmek istemiyorum.)
  10. He felt alone even though he was surrounded by people. (İnsanlarla çevrili olsa bile yalnız hissetti.)
  11. Alone in her room, she cried for hours. (Odada yalnız kaldığında saatlerce ağladı.)
  12. He enjoys hiking alone in the mountains. (Dağlarda yalnız yürümekten keyif alır.)
  13. She felt like she was the only one in the room, even though she wasn’t alone. (Odada tek başına olduğunu hissetti, oysa yalnız değildi.)
  14. Alone with her thoughts, she tried to make sense of everything. (Düşünceleriyle yalnız kaldığında, her şeyin anlamını çıkarmaya çalıştı.)
  15. He had to face his fears alone. (Korkularıyla tek başına yüzleşmek zorundaydı.)
  16. She was happy to be alone in the quiet of the countryside. (Kırsalın sessizliğinde yalnız olmaktan mutlu oldu.)
  17. Alone at home, she watched a movie. (Evinde yalnız kaldığında bir film izledi.)
  18. He didn’t want to be alone, but he needed some time to himself. (Yalnız olmak istemiyordu, ancak kendine zaman ayırmak zorundaydı.)
  19. She felt alone in the big city. (Büyük şehirde yalnız hissetti.)
  20. Alone in the forest, he had to find his way back to civilization. (Ormanda yalnız kaldığında, medeniyete geri dönmek için yolunu bulmak zorundaydı.)
  1. She was alone on her birthday, but she enjoyed the solitude. (Doğum gününde yalnızdı, ancak yalnızlıktan keyif aldı.)
  2. Alone in his office, he worked late into the night. (Ofisinde yalnız kaldığında gece geç saatlere kadar çalıştı.)
  3. She felt alone in a crowd of strangers. (Yabancıların arasında yalnız hissetti.)
  4. He went to the beach alone to clear his mind. (Zihnini boşaltmak için tek başına plaja gitti.)
  5. She felt alone in her grief after her grandmother’s death. (Büyükannesinin ölümünden sonra yasında yalnız hissetti.)
  6. Alone on stage, she performed her song for the first time. (Sahneye tek başına çıktığında, şarkısını ilk kez seslendirdi.)
  7. He enjoys cooking alone in the kitchen. (Mutfakta yalnız yemek yapmaktan hoşlanır.)
  8. She felt alone in her struggle with depression. (Depresyonla mücadele ettiği için yalnız hissetti.)
  9. Alone in the car, he sang his favorite songs at the top of his lungs. (Arabada yalnız kaldığında, favori şarkılarını yüksek sesle söyledi.)
  10. She walked alone in the park, enjoying the autumn colors. (Parkta yalnız yürüyerek, sonbahar renklerinin tadını çıkardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.