Gallows İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gallows İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gallows Nedir?

Gallows İngilizce’de “idam sehpası” anlamına gelir. Tarihte suçluların idam edildiği bir çeşit platform veya ağaç yapısıdır.

Örnek Cümleler:

1. The criminal was sentenced to hang from the gallows. (Suçlu idam sehpasında asılmaya mahkum edildi.)
2. The town had a public gallows where executions were carried out. (Kasabada idamların gerçekleştirildiği halka açık bir idam sehpası vardı.)
3. The condemned man walked up the steps to the gallows with a resigned expression. (Mahkum, boyun eğmiş bir ifadeyle idam sehpasına çıktı.)
4. The sight of the gallows sent shivers down her spine. (İdam sehpasının görüntüsü, onun sinirlerini titretti.)
5. The hangman prepared the noose for the gallows. (Cellat, idam sehpası için ip bağladı.)
6. The condemned man was given a last meal before he was taken to the gallows. (Mahkum, idam sehpasına götürülmeden önce son yemeğini yedi.)
7. The crowd gathered to witness the execution on the gallows. (Kalabalık, idam sehpasında gerçekleştirilecek infazı izlemek için toplandı.)
8. The gallows was a gruesome reminder of the town’s dark past. (İdam sehpası, kasabanın karanlık geçmişinin ürkütücü bir hatırlatıcısıydı.)
9. The convicted criminal was brought to the gallows to face his punishment. (Mahkum suçlu, cezasını çekmek için idam sehpasına getirildi.)
10. The hangman pulled the lever and the trapdoor on the gallows opened. (Cellat, kolunu çekti ve idam sehpasındaki kapan açıldı.)
11. The town council decided to dismantle the old gallows and replace it with a memorial. (Kasaba meclisi, eski idam sehpasını söküp onun yerine bir anıt yapma kararı aldı.)
12. The gallows was a symbol of the harsh justice system of the time. (İdam sehpası, o dönemdeki sert adalet sisteminin bir sembolüydü.)
13. The accused man pleaded for mercy as he was led to the gallows.
14. The executioner had to climb up the steps of the gallows to do his job. (Cellat, işini yapmak için idam sehpasının basamaklarına tırmanmak zorunda kaldı.)
15. The condemned man’s family watched in horror as he was led to the gallows. (Mahkumun ailesi, onun idam sehpasına götürülürken dehşet içinde izledi.)
16. The gallows was a grim reminder of the consequences of committing a crime. (İdam sehpası, suç işlemenin sonuçları hakkında ürkütücü bir hatırlatmaydı.)
17. The convicted criminal was fitted with a hood before he was hanged from the gallows. (Mahkum suçlu, idam sehpasında asılmadan önce bir örtü takıldı.)
18. The hangman carried out his duty by executing the condemned man on the gallows. (Cellat, mahkum suçluyu idam sehpasında infaz ederek görevini yerine getirdi.)
19. The town’s gallows was a macabre attraction for tourists. (Kasabanın idam sehpası, turistler için korkunç bir cazibe merkeziydi.)
20. The man’s lifeless body hung from the gallows as a warning to others. (Adamın cansız bedeni, diğerleri için bir uyarı olarak idam sehpasından asılı kaldı.)
21. The execution on the gallows was a public spectacle that drew large crowds. (İdam sehpasındaki infaz, büyük kalabalıkların toplandığı bir halk gösterisiydi.)
22. The convicted criminal showed no remorse as he was led to the gallows. (Mahkum suçlu, idam sehpasına götürülürken pişmanlık göstermedi.)
23. The hangman’s job was to ensure a swift and painless execution on the gallows. (Cellatın görevi, idam sehpasında hızlı ve acısız bir infazı sağlamaktı.)
24. The gallows was a reminder of a time when justice was often swift and brutal. (İdam sehpası, adaletin sıklıkla hızlı ve acımasız olduğu bir dönemin hatırlatıcısıydı.)
25. The convicted criminal’s last words before being hanged on the gallows were a plea for forgiveness. (Mahkum suçlunun, idam sehpasında asılmadan önceki son sözleri, bağışlanma talebiydi.)
26. The hangman released the trapdoor on the