Gallivant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gallivant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gallivant

Gallivant, gezmek, dolaşmak, şehir şehir dolaşmak anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. I love to gallivant around the city on weekends. (Hafta sonları şehirde gezmekten hoşlanırım.)
  2. We decided to gallivant through Europe for a month. (Avrupa’yı bir ay boyunca gezmeye karar verdik.)
  3. She’s been gallivanting around the world for a year now. (Şimdiye kadar bir yıldır dünya turunda geziyor.)
  4. The couple gallivanted around the beach all day long. (Çift tüm gün boyunca sahil boyunca gezindi.)
  5. He always loved to gallivant on his motorcycle. (Her zaman motosikletiyle dolaşmaktan hoşlanmıştı.)
  6. The kids gallivanted through the park, playing and laughing. (Çocuklar parkta oynayarak ve gülerek dolaştılar.)
  7. We spent the day gallivanting around the city, trying new foods and exploring. (Yeni yemekler deneyerek ve keşfederken şehirde gezinerek günümüzü geçirdik.)
  8. She was accused of gallivanting around town instead of working. (İş yerine gitmek yerine, şehirde dolaşmakla suçlandı.)
  9. They spent the weekend gallivanting in the countryside. (Hafta sonunu kırsalda dolaşarak geçirdiler.)
  10. He couldn’t resist the urge to gallivant in the beautiful countryside. (Güzel kırsalda dolaşma arzusuna dayanamadı.)
  11. She loves to gallivant in the mountains, hiking and camping. (Dağlarda yürüyüş yapmayı ve kamp yapmayı seviyor.)
  12. They decided to gallivant through the city, taking in all the sights and sounds. (Tüm manzaraları ve sesleri alarak şehirde gezinmeye karar verdiler.)
  13. He spent his retirement gallivanting across the country in his RV. (Emekli olunca karavanıyla ülke çapında dolaşarak geçirdi.)
  14. The young couple gallivanted through Europe, making memories that would last a lifetime. (Genç çift, ömür boyu sürecek anılar biriktirerek Avrupa’yı dolaştı.)
  15. She decided to gallivant around the city, taking photos of all the beautiful buildings. (Tüm güzel binaların fotoğraflarını

çekmek için şehirde dolaşmaya karar verdi.)
16. He spent his summer gallivanting along the coast, surfing and sunbathing. (Yazını sörf yaparak ve güneşlenerek sahil boyunca dolaşarak geçirdi.)

  1. The group of friends gallivanted through the amusement park, riding all the rides. (Arkadaş grubu, tüm oyunları oynayarak eğlence parkında gezindi.)
  2. She decided to gallivant around the world, experiencing different cultures and meeting new people. (Farklı kültürleri deneyimleyerek ve yeni insanlarla tanışarak dünya turuna çıkmaya karar verdi.)
  3. He took a year off work to gallivant around Asia, visiting temples and learning about different religions. (Farklı tapınakları ziyaret ederek ve farklı dinleri öğrenerek Asya’da dolaşmak için işten bir yıl izin aldı.)
  4. They spent their honeymoon gallivanting through Italy, indulging in delicious food and wine. (İtalya’da gezip, lezzetli yemekler ve şaraplar eşliğinde balaylarını geçirdiler.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.