Fury İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fury İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fury

Fury, Türkçe’de “öfke” veya “öfkeyle dolu hiddet” anlamlarına gelir. Aşağıda, fury kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanıldığı 20 örnek cümle ve Türkçe karşılıkları bulunmaktadır:

1. His fury knew no bounds when he found out he had been betrayed. (İhanete uğradığını öğrendiğinde öfkesi sınırları aştı.)
2. She unleashed her fury on the person who insulted her. (Onu aşağılayan kişiye öfkesini saldı.)
3. His fury boiled over when he realized he had been lied to. (Yalan söylendiğini fark ettiğinde öfkesi kaynadı.)
4. The manager’s fury was evident when he discovered the mistake. (Yanlışı keşfettiğinde müdürün öfkesi belirgindi.)
5. Her fury at the injustice was palpable. (Adaletsizliğe karşı öfkesi açıktı.)
6. The teacher’s fury was justified when she found out the students had cheated. (Öğrencilerin kopya çektiğini öğrendiğinde öğretmenin öfkesi haklıydı.)
7. He tried to contain his fury, but it was impossible. (Öfkesini kontrol etmeye çalıştı ama imkansızdı.)
8. The athlete’s fury was evident after losing the game. (Oyunu kaybettikten sonra sporcu öfkesi belirgindi.)
9. Her fury was so great that she couldn’t speak for several minutes. (Öfkesi o kadar büyüktü ki birkaç dakika konuşamadı.)
10. The fury of the storm was terrifying. (Fırtınanın öfkesi korkunçtu.)
11. His fury was understandable given the circumstances. (Durum göz önüne alındığında öfkesi anlaşılabilir.)
12. She tried to calm her fury, but it continued to rage inside her. (Öfkesini yatıştırmaya çalıştı, ancak içinde hala devam ediyordu.)
13. The politician’s fury was evident during the heated debate. (Ateşli tartışma sırasında siyasetçinin öfkesi belirgindi.)
14. The workers’ fury was directed at the company’s management. (İşçilerin öfkesi şirket yönetimine yönelikti.)
15. The fury of the lion was terrifying to behold. (Aslanın öfkesi izlemek korkunçtu.)
16. She couldn’t hide her fury at her ex-boyfriend’s betrayal. (Eski erkek arkadaşının ihanetine karşı öfkesini gizleyemedi.)
17. The fury of the volcano was awe-inspiring. (Volkanın öfkesi hayranlık uyandırdı.)
18. His fury was so great that he broke the vase. (Öfkesi o kadar büyüktü ki vazoyu kırdı.)
19. The fury of the ocean during the storm

19. The fury of the ocean during the storm was overwhelming. (Fırtına sırasında okyanusun öfkesi eziciydi.)
20. She felt a sudden surge of fury when she saw the damage to her car. (Arabasının hasarını gördüğünde aniden öfke nöbeti geçirdi.)