Furlough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Furlough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Furlough Nedir?

Furlough, İngilizce bir terimdir ve genellikle çalışanların geçici olarak işlerinden izinli sayılmalarını ifade eder. Bu dönemde çalışanlar genellikle ücretlerinin bir kısmını alırlar ve işverenleri tarafından işlerine dönüş tarihi belirtilir.

Örnek Cümleler:

1. Many employees were put on furlough during the pandemic. (Çok sayıda çalışan pandemi döneminde işten çıkarılmadı, furlough’a çıkarıldı.)
2. The company announced that it would furlough some of its staff to cut costs. (Şirket, maliyetleri azaltmak için bazı personelini furlough’a çıkaracağını duyurdu.)
3. He was placed on furlough for three months, but he was happy to return to work when the period was over. (Üç ay boyunca furlough’a çıkarıldı, ancak süre bittiğinde işe geri dönmekten mutluydu.)
4. During the furlough, employees are not allowed to work for the company. (Furlough döneminde, çalışanlar şirket için çalışamazlar.)
5. The government introduced a furlough scheme to help businesses during the pandemic. (Hükümet, pandemi döneminde işletmelere yardımcı olmak için bir furlough planı başlattı.)
6. She was furloughed from her job as a waitress, but she found a new job shortly after. (Garson olarak çalıştığı işinden furlough’a çıkarıldı, ancak kısa süre sonra yeni bir iş buldu.)
7. Furloughed workers may be eligible for unemployment benefits. (Furlough’a çıkarılan çalışanlar işsizlik sigortası avantajından yararlanabilirler.)
8. Some companies offer furloughed employees the option to continue their health insurance. (Bazı şirketler furlough’a çıkarılan çalışanlara sağlık sigortasını devam ettirme seçeneği sunar.)
9. The airline had to furlough many of its pilots due to the decrease in air travel. (Hava seyahatindeki azalmadan dolayı havayolu birçok pilotunu furlough’a çıkarmak zorunda kaldı.)
10. Furlough is a temporary leave from work, but it can be extended if necessary. (Furlough geçici bir işten ayrılma sürecidir, ancak gerektiğinde uzatılabilir.)
11. Many companies furloughed their employees during the economic recession. (Ekonomik durgunluk döneminde birçok şirket çalışanlarını furlough’a çıkardı.)
12. The employee was relieved to hear that he would be furloughed instead of being laid off. (Çalışan, işten çıkarılacağına furlough’a çıkarılacağını duyduğunda rahatladı.)
13. The government extended the furlough scheme to help businesses during the second wave of the pandemic. (Hük

met, pandeminin ikinci dalgası sırasında işletmelere yardımcı olmak için furlough planını uzattı.)
14. The company offered furloughed employees the opportunity to participate in online training courses. (Şirket, furlough’a çıkarılan çalışanlara çevrimiçi eğitim kurslarına katılma fırsatı sundu.)

15. Furloughed workers can use the time off to spend with their families or pursue personal interests. (Furlough’a çıkarılan çalışanlar, aileleriyle vakit geçirmek veya kişisel ilgi alanlarına yönelmek için zamanlarını kullanabilirler.)
16. The employee was worried about being furloughed, but he was relieved to find out that he would still receive health benefits. (Çalışan, furlough’a çıkarılacağından endişeliydi, ancak hala sağlık avantajlarının alacağını öğrenince rahatladı.)
17. The government provided financial support to businesses to cover the cost of furloughed workers’ wages. (Hükümet, furlough’a çıkarılan işçilerin ücretlerini karşılamak için işletmelere finansal destek sağladı.)
18. Furloughed employees should be aware of their rights and entitlements during the leave period. (Furlough’a çıkarılan çalışanlar, izin süresince hakları ve hak talepleri hakkında bilinçli olmalıdır.)
19. The company announced that it would be extending the furlough scheme for another three months. (Şirket, furlough planını başka üç ay daha uzatacağını duyurdu.)
20. Furloughed workers may be recalled to work earlier than expected if the company’s situation improves. (Şirketin durumu iyileşirse, furlough’a çıkarılan çalışanlar beklenenden önce işe geri çağrılabilirler.)