Full-Blown İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Full-Blown İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Full-blown ne demek?

Full-blown, tamamen gelişmiş, olgunlaşmış veya alevlenmiş anlamlarına gelir.

Örnek cümleler:

1. She had a full-blown panic attack before her presentation. (Sunumundan önce tam bir panik atak geçirdi.)
2. The virus caused a full-blown pandemic across the world. (Virüs dünya çapında tam bir pandemiye neden oldu.)
3. The argument turned into a full-blown fight. (Tartışma tam bir kavgaya dönüştü.)
4. The concert was a full-blown success. (Konser tam bir başarıydı.)
5. After years of training, she finally became a full-blown ballerina. (Yıllarca eğitim aldıktan sonra, sonunda tam bir bale dansçısı oldu.)
6. The storm turned into a full-blown hurricane. (Fırtına tam bir kasırgaya dönüştü.)
7. The little cough turned into a full-blown flu. (Küçük öksürük tam bir grip oldu.)
8. The art exhibit was a full-blown expression of the artist’s creativity. (Sanat sergisi, sanatçının yaratıcılığının tam bir ifadesiydi.)
9. The political protest turned into a full-blown riot. (Politik protesto tam bir isyana dönüştü.)
10. The small fire turned into a full-blown inferno. (Küçük yangın tam bir cehenneme dönüştü.)
11. The shy child became a full-blown extrovert after joining drama club. (Utangaç çocuk, drama kulübüne katıldıktan sonra tam bir dışa dönük oldu.)
12. The research project turned into a full-blown investigation. (Araştırma projesi tam bir soruşturmaya dönüştü.)
13. The disagreement turned into a full-blown argument. (Anlaşmazlık tam bir tartışmaya dönüştü.)
14. The casual dating turned into a full-blown relationship. (Geçici flört ilişkiye dönüştü.)
15. The small business grew into a full-blown corporation. (Küçük işletme tam bir şirkete dönüştü.)
16. The garden grew into a full-blown paradise. (Bahçe tam bir cennete dönüştü.)
17. The hobby turned into a full-blown passion. (Hobi tam bir tutkuya dönüştü.)
18. The small town turned into a full-blown city. (Küçük kasaba tam bir şehre dönüştü.)
19. The small idea turned into a full-blown invention. (Küçük fikir tam bir icada dönüştü.)
20. The small issue turned into a full-blown crisis. (Küçük sorun tam bir krize dönüştü.)

Devam eden örnek cümleler:

21. The simple cold turned into a full-blown pneumonia. (Basit soğuk algınlığı tam bir zatürreye dönüştü.)
22. The casual fling turned into a full-blown affair. (Geçici ilişki tam bir aşka dönüştü.)
23. The small band turned into a full-blown sensation. (Küçük grup tam bir heyecana dönüştü.)
24. The initial disagreement turned into a full-blown war between the two countries. (Başlangıçtaki anlaşmazlık iki ülke arasında tam bir savaşa dönüştü.)
25. The small scratch turned into a full-blown infection. (Küçük çizik tam bir enfeksiyona dönüştü.)
26. The simple interview turned into a full-blown interrogation. (Basit röportaj tam bir sorgulamaya dönüştü.)
27. The small celebration turned into a full-blown party. (Küçük kutlama tam bir partiye dönüştü.)
28. The small disagreement turned into a full-blown lawsuit. (Küçük anlaşmazlık tam bir dava sürecine dönüştü.)
29. The small concern turned into a full-blown obsession. (Küçük endişe tam bir saplantıya dönüştü.)
30. The small scratch turned into a full-blown scar. (Küçük çizik tam bir yara izine dönüştü.)
31. The small conversation turned into a full-blown argument. (Küçük konuşma tam bir tartışmaya dönüştü.)
32. The small mistake turned into a full-blown disaster. (Küçük hata tam bir felakete dönüştü.)
33. The small protest turned into a full-blown revolution. (Küçük protesto tam bir devrime dönüştü.)
34. The small suspicion turned into a full-blown accusation. (Küçük şüphe tam bir suçlama haline dönüştü.)
35. The small idea turned into a full-blown masterpiece. (Küçük fikir tam bir başyapıta dönüştü.)
36. The small interest turned into a full-blown hobby. (Küçük ilgi tam bir hobinin parçası haline dönüştü.)
37. The small disagreement turned into a full-blown debate. (Küçük anlaşmazlık tam bir tartışmaya dönüştü.)
38. The small project turned into a full-blown enterprise. (Küçük proje tam bir girişim haline dönüştü.)
39. The small protest turned into a full-blown demonstration. (Küçük protesto tam bir gösteriye dönüştü.)
40. The small criticism turned into a full-blown attack. (Küçük eleştiri tam bir saldırıya dönüştü.)