Frighten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Frighten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Frighten İle İlgili Cümleler

Frighten kelimesi Türkçede “korkutmak” anlamına gelir. Aşağıda frighten kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir:

1. The loud noise frightened the baby. (Yüksek ses bebekleri korkuttu.)
2. The horror movie frightened me so much that I couldn’t sleep. (Korku filmi beni o kadar korkuttu ki uyuyamadım.)
3. The dog’s bark frightened the mailman. (Köpeğin havlaması postacıyı korkuttu.)
4. The sudden thunderstorm frightened the children at the park. (Aniden çıkan şimşek çocukları parkta korkuttu.)
5. The eerie silence of the forest at night frightened the hikers. (Gece ormanın ürkütücü sessizliği yürüyüşçüleri korkuttu.)
6. The haunted house frightened the visitors. (Perili ev ziyaretçileri korkuttu.)
7. The rollercoaster ride frightened some of the passengers. (Roller coaster yolculuğu bazı yolcuları korkuttu.)
8. The snake in the garden frightened the gardener. (Bahçedeki yılan bahçıvanı korkuttu.)
9. The loud thunder frightened the cat and it ran away. (Yüksek gürültü kediği korkuttu ve kaçtı.)
10. The ghost story frightened the little children. (Hayalet hikayesi küçük çocukları korkuttu.)
11. The unexpected phone call from the hospital frightened her. (Hastaneden beklenmeyen telefon çağrısı onu korkuttu.)
12. The dark alley frightened her as she walked home alone. (Eve tek başına yürürken karanlık sokak onu korkuttu.)
13. The sudden appearance of the ghost frightened the guests at the party. (Aniden çıkan hayalet partideki misafirleri korkuttu.)
14. The barking dog frightened the burglar and he ran away. (Hırsızı havlayan köpek korkuttu ve kaçtı.)
15. The strange noise in the attic frightened the homeowners. (Çatı katındaki garip ses ev sahiplerini korkuttu.)
16. The thought of failing the exam frightened the student. (Sınavda başarısız olma düşüncesi öğrenciyi korkuttu.)
17. The news of the approaching hurricane frightened the residents of the coastal town. (Yaklaşan kasırga haberleri sahil kasabası sakinlerini korkuttu.)
18. The dark clouds and lightning frightened the passengers on the airplane. (Karanlık bulutlar ve şimşekler uçak yolcularını korkuttu.)
19. The loud gunshot frightened the wildlife in the forest. (Yüksek bir atış ormandaki yaban hayatını korkuttu.)
20. The sudden appearance of the bear frightened the campers. (Aniden ortaya çıkan ayı kampçıları korkuttu.)

21. The clown’s creepy makeup and behavior frightened some of the children at the birthday party. (Palyaçonun ürkütücü makyajı ve davranışları doğum günü partisinde bazı çocukları korkuttu.)
22. The idea of skydiving frightened her, but she still wanted to try it. (Paraşütle atlamak fikri onu korkuttu ama yine de denemek istedi.)
23. The sound of the alarm frightened the students during the fire drill. (Yangın tatbikatı sırasında alarm sesi öğrencileri korkuttu.)
24. The news of the serial killer on the loose frightened the residents of the small town. (Kaçan seri katil haberleri küçük kasaba sakinlerini korkuttu.)
25. The dark, creepy basement frightened the children and they refused to go down there. (Karanlık, ürkütücü bodrum çocukları korkuttu ve oraya gitmek istemediler.)
26. The sudden gust of wind frightened the bird and it flew away. (Aniden çıkan rüzgar kuşu korkuttu ve uçtu gitti.)
27. The thunder and lightning frightened the dog and it hid under the bed. (Şimşek ve yıldırım köpeği korkuttu ve yatağın altına saklandı.)
28. The eerie silence in the abandoned house frightened the group of friends. (Terk edilmiş evdeki ürkütücü sessizlik arkadaş grubunu korkuttu.)
29. The loud scream frightened the people on the street. (Yüksek çığlık sokağındaki insanları korkuttu.)
30. The ghostly apparition frightened the couple staying at the old hotel. (Hayaletimsi görüntü eski otelde konaklayan çifti korkuttu.)