Freeze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Freeze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Freeze

Freeze, “dondurmak” anlamına gelen bir fiildir. Bir şeyin sıvı hâldeki maddesinin katı hâle geçirilmesi ya da bir nesnenin hareketlerinin durdurulması gibi anlamları vardır.

Örnek cümleler:

  1. The water in the bottle froze when I left it outside in the cold. (Şişedeki su, soğuk havalarda dışarıda bıraktığımda dondu.)
  2. It’s so cold outside, I can feel my fingers starting to freeze. (Dışarısı çok soğuk, parmaklarımın donmaya başladığını hissediyorum.)
  3. I usually freeze my leftovers and reheat them for lunch the next day. (Genellikle artan yemeklerimi dondururum ve ertesi gün öğle yemeği için ısıtırım.)
  4. The company decided to freeze all hiring until the end of the year. (Şirket, yıl sonuna kadar tüm işe alımları durdurma kararı aldı.)
  5. The car’s brakes froze and it couldn’t be driven. (Arabanın frenleri dondu ve kullanılamadı.)
  6. I’m going to freeze some fruit and make smoothies later. (Bazı meyveleri donduracağım ve daha sonra smoothie yapacağım.)
  7. The bank account has been frozen due to suspicious activity. (Şüpheli aktivite nedeniyle banka hesabı donduruldu.)
  8. The workers were frozen in their tracks when they heard the loud noise. (İşçiler, yüksek sesi duyduklarında hareketsiz kaldılar.)
  9. The government decided to freeze the prices of basic necessities. (Hükümet, temel ihtiyaçların fiyatlarını dondurma kararı aldı.)
  10. The company’s assets have been frozen by the court until the trial is over. (Şirketin varlıkları, duruşma bitene kadar mahkeme tarafından donduruldu.)
  11. I always freeze my bananas when they start to get too ripe. (Muzlarım çok olgunlaşmaya başladığında her zaman dondururum.)
  12. The lake was frozen solid, so we could skate on it. (Göl tamamen donmuştu, bu yüzden üzerinde kayabildik.)
  13. The government has decided to freeze taxes for the next year. (Hükümet, önümüzdeki yıl vergileri dondurma kararı aldı.)
  14. The computer f

reeze and I had to restart it. (Bilgisayar dondu ve yeniden başlatmak zorunda kaldım.)
15. The snow outside is so deep that it’s freezing my feet. (Dışarıdaki kar o kadar derin ki ayaklarımı donduruyor.)

  1. The government decided to freeze the wages of public employees for the next year. (Hükümet, önümüzdeki yıl kamu çalışanlarının ücretlerini dondurma kararı aldı.)
  2. The recipe calls for the dough to be frozen for an hour before baking. (Tarif, hamurun pişirmeden önce bir saat dondurulmasını istiyor.)
  3. The athlete’s performance was frozen in time by the photographer’s camera. (Sporcu performansı, fotoğrafçının kamerası tarafından zamanda donduruldu.)
  4. The government has decided to freeze all new construction projects in the city. (Hükümet, şehirdeki tüm yeni inşaat projelerini dondurma kararı aldı.)
  5. I’m going to freeze these cookie dough balls and bake them later. (Bu kurabiye hamuru toplarını donduracağım ve daha sonra pişireceğim.)

Türkçe karşılıklar:

  • donmak
  • dondurmak
  • artıkları dondurmak
  • tüm işe alımları durdurmak
  • kullanılamaz hale gelmek
  • meyveleri dondurmak
  • hesabı dondurmak
  • hareketsiz kalmak
  • fiyatları dondurmak
  • varlıkları dondurmak
  • muzları dondurmak
  • üzerinde kaymak
  • vergileri dondurmak
  • yeniden başlatmak
  • ayakları dondurmak
  • ücretleri dondurmak
  • hamuru dondurmak
  • performansı zamanda dondurmak
  • inşaat projelerini dondurmak
  • kurabiye hamurunu dondurmak

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.