Freely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Freely:
Freely kelimesi, “kısıtlama, engel veya baskı olmadan, özgürce” anlamına gelir.
- I can freely express my thoughts without any fear.
(Düşüncelerimi korkusuzca ifade edebilirim.) - The artist freely interpreted the painting.
(Sanatçı tabloyu özgürce yorumladı.) - She freely chose her career path.
(O meslek yolunu özgürce seçti.) - I will freely admit my mistakes.
(Hatalarımı özgürce itiraf edeceğim.) - The bird was flying freely in the sky.
(Kuş gökyüzünde özgürce uçuyordu.) - The museum is freely open to the public.
(Müze halka açıktır ve ücretsizdir.) - He freely offered his help to us.
(Bize özgürce yardım teklif etti.) - We should be able to speak freely.
(Özgürce konuşabilmeliyiz.) - She danced freely to the music.
(Müziğe özgürce dans etti.) - He moved freely despite his injury.
(Sakatlığına rağmen özgürce hareket etti.) - People should be able to love freely.
(İnsanlar özgürce sevebilmelidir.) - The internet allows us to communicate freely with people all over the world.
(İnternet bize dünya genelindeki insanlarla özgürce iletişim kurma imkanı verir.) - We must protect our right to think and act freely.
(Özgürce düşünme ve hareket etme hakkımızı korumalıyız.) - He freely shared his knowledge with his colleagues.
(Meslektaşlarıyla bilgisini özgürce paylaştı.) - The child ran freely in the park.
(Çocuk parkta özgürce koştu.) - The company allows employees to dress freely.
(Şirket çalışanların özgürce giyinmelerine izin verir.) - We need to create a society where people can live freely.
(İnsanların özgürce yaşayabilecekleri bir toplum yaratmamız gerekiyor.) - The athlete moved his body freely.
(Sporcu vücudunu özgürce hareket ettirdi.) - She speaks English freely and fluently.
(O İngilizceyi özgürce ve akıcı bir şekilde konuşur.) - The author wrote freely about his life experiences.
(Yazar hayat deneyimleri hakkında özgürce yazdı.)
- Freedom of speech allows individuals to express themselves freely.
(Konuşma özgürlüğü bireylerin kendilerini özgürce ifade etmelerine izin verir.) - The dog was allowed to roam freely in the backyard.
(Köpek bahçede özgürce dolaşmaya izin verildi.) - The artist experimented freely with different colors and textures.
(Sanatçı farklı renkler ve dokularla özgürce deney yaptı.) - The company encourages its employees to think freely and creatively.
(Şirket çalışanlarının özgürce ve yaratıcı bir şekilde düşünmelerini teşvik eder.) - We should all have the right to choose our own religion freely.
(Herkes kendi dinini özgürce seçme hakkına sahip olmalıdır.) - The mountain climbers climbed freely without any ropes or safety gear.
(Dağcılar hiçbir halat veya güvenlik ekipmanı olmadan özgürce tırmandılar.) - The child drew freely on the blank paper.
(Çocuk boş kağıda özgürce çizim yaptı.) - We should all be able to travel freely without any restrictions.
(Tümü olarak kısıtlama olmadan özgürce seyahat edebilmeliyiz.) - The company offers a free trial period for its products.
(Şirket ürünleri için ücretsiz deneme süresi sunar.) - The author wrote a book about his experiences living freely in the wilderness.
(Yazar vahşi doğada özgürce yaşama deneyimlerini anlatan bir kitap yazdı.)
Hemen Yorum Yaz