Fray İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fray İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fray:

Fray, bir kumaşın kenarlarında oluşan aşınma veya yıpranma sonucu oluşan küçük ipliklerin dışarı çıkması durumunu ifade eder.

  1. I need to fix the frayed hem of my jeans. (Kot pantolonumun yıpranmış eteğini tamir etmeliyim.)
  2. The edges of the blanket are starting to fray. (Battaniyenin kenarları çözülmeye başladı.)
  3. His shirt had a frayed collar. (Gömleğinin yaka kısmı yıpranmıştı.)
  4. The rope was frayed and unsafe to use. (Halat yıpranmıştı ve kullanmak güvenli değildi.)
  5. I trimmed the frayed edges of the fabric. (Kumaşın yıpranmış kenarlarını kestim.)
  6. The carpet was frayed from years of use. (Halı yılların kullanımıyla yıpranmıştı.)
  7. The frayed wires were a fire hazard. (Yıpranmış teller yangın riski oluşturuyordu.)
  8. The frayed book cover showed that it had been well-loved. (Yıpranmış kitap kapağı ona iyi bakıldığını gösteriyordu.)
  9. She noticed a frayed thread on her sweater. (Kazakta bir yıpranmış iplik fark etti.)
  10. The frayed shoelaces needed to be replaced. (Yıpranmış ayakkabı bağları değiştirilmeliydi.)
  11. The frayed edges of the curtains looked messy. (Perdelerin yıpranmış kenarları dağınık görünüyordu.)
  12. The tablecloth had a frayed hem. (Masa örtüsünün eteği yıpranmıştı.)
  13. The frayed rope ladder was difficult to climb. (Yıpranmış halat merdiven tırmanması zordu.)
  14. The frayed thread was causing the button to come loose. (Yıpranmış iplik düğmenin gevşemesine neden oluyordu.)
  15. The frayed edges of the flag showed that it had been flown many times. (Bayrağın yıpranmış kenarları onun birçok kez uçurulduğunu gösteriyordu.)
  16. She trimmed the frayed ends of the ribbon. (Kurdela’nın yıpranmış ucunu kesti.)
  17. The frayed wires needed to be repaired before they caused a short circuit. (Yıpranmış teller kısa devreye neden olmadan önce onarılmaları gerekiyordu.)
  18. The frayed pages of the book were evidence of its age. (Kitabın yıpranmış sayfaları onun yaşının bir kanıtıydı.)
  19. The frayed strap on her purse broke. (Çantasının yıpranmış kayışı kırıldı.)
  20. The frayed rope swing was no longer safe for children to play on. (Yıpranm

ış halat salıncak artık çocuklar için güvenli değildi.)

Note: “fray” kelimesi genellikle kumaşlarla ve malzemelerle ilgili olarak kullanılır, ancak aynı zamanda ilişkiler veya fikirler arasındaki gerilim ve aşınmaya da atıfta bulunabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.