Forfeiture İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forfeiture İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forfeiture

Forfeiture, bir hak ya da malvarlığı üzerindeki hakların sahibi tarafından bu hakların ya da varlıkların elinden çıkarılmasıdır.

1. The forfeiture of his property was a harsh punishment for his crime. (Mülkünün elinden alınması, suçu için sert bir cezaydı.)
2. The company faced forfeiture of its assets due to bankruptcy. (Şirket iflas nedeniyle varlıklarının elinden çıkarılmasıyla karşı karşıyaydı.)
3. The athlete faced forfeiture of his medal due to doping allegations. (Sporcu, doping iddiaları nedeniyle madalyasının elinden çıkarılmasıyla karşı karşıyaydı.)
4. The court ordered the forfeiture of the defendant’s car as evidence. (Mahkeme, delil olarak sanığın arabasının elinden çıkarılmasını emretti.)
5. The forfeiture of his pension was a consequence of his embezzlement. (Emekli maaşının elinden çıkarılması, zimmetine para geçirmesi sonucuydu.)
6. The forfeiture of his license was a result of his reckless driving. (Sürüşündeki sorumsuzluk nedeniyle ehliyetinin elinden çıkarılması sonucuydu.)
7. The forfeiture of her inheritance was a result of her refusal to follow the terms of the will. (Vasiyetin şartlarını yerine getirmemesi nedeniyle mirasının elinden çıkarılması sonucuydu.)
8. The government can order the forfeiture of assets obtained through illegal means. (Hükümet, yasadışı yollarla elde edilen varlıkların elinden çıkarılmasını emredebilir.)
9. The forfeiture of the stolen goods was a condition for the thief’s reduced sentence. (Çalıntı malların elinden çıkarılması, hırsızın cezasının azaltılması için bir koşuldur.)
10. The forfeiture of his passport was a result of his failure to pay child support. (Çocuk desteği ödememesi nedeniyle pasaportunun elinden çıkarılması sonucuydu.)
11. The forfeiture of their right to vote was a consequence of their felony convictions. (Suçlu bulunmaları nedeniyle oy haklarının elinden çıkarılması sonucuydu.)
12. The forfeiture of his security clearance was a result of his unauthorized disclosure of classified information. (Gizli bilgiyi yetkisiz şekilde açıklaması nedeniyle güvenlik geçişinin elinden çıkarılması sonucuydu.)
13. The forfeiture of his deposit was a result of his violation of the rental agreement. (Kira sözleşmesine uymaması nedeniyle depozitosunun elinden çıkarılması sonucuydu.)
14. The forfeiture of her share in the company was a result of her breach of fiduciary duty. (Vekalet görevine aykırı davranması nedeniyle şirketteki payının elinden çıkarılması sonucuydu.)
15. The forfeiture of their tickets was a consequence of their disorderly behavior at the concert. (Konserdeki düzens

iz davranışları nedeniyle biletlerinin elinden çıkarılması sonucuydu.)
16. The forfeiture of his scholarship was a result of his academic misconduct. (Akademik dürüstlük kurallarına uymaması nedeniyle bursunun elinden çıkarılması sonucuydu.)

17. The forfeiture of his right to practice law was a consequence of his unethical behavior. (Etik olmayan davranışları nedeniyle avukatlık yapma hakkının elinden çıkarılması sonucuydu.)
18. The forfeiture of his bonus was a result of his poor performance. (Kötü performansı nedeniyle priminin elinden çıkarılması sonucuydu.)
19. The forfeiture of their security deposit was a consequence of their failure to maintain the property. (Mülkü iyi korumamaları nedeniyle güvenlik depozitolarının elinden çıkarılması sonucuydu.)
20. The forfeiture of their membership was a result of their violation of the organization’s bylaws. (Kurallara uymamaları nedeniyle üyeliklerinin elinden çıkarılması sonucuydu.)